Sigara içmek herhalde çevrenize baktığınızda en sık gördüğünüz eylemlerin başında geliyor. Öylesine ki sokakta sigara içmeden yürüyen bir erkek görebilmek mümkün değil. Kapalı ortamlara girdiğinizde ise sigara dumanından göz gözü görmüyor. Sigara içenlere sorduğunuzda, bu benim hakkım içerim kimse karışamaz diyorlar. Öte yandan aynı ortamda bulunanlar o içen kadar dumandan etkileniyorlar. Pasif içicilik dediğimiz yani havaya karışan sigaranın dumanından etkilenmek en az sigara içen kadar o kişiyi etkiliyor. Kısaca büyük bir problem. Zararlarının yanı sıra sigara içilen ortamda bulunduğunuzda üstünüze sinen o pis kokudan ise hiç bahsetmiyorum.
Sigara içimi gerçek bir sosyal problem. Ülkemizde de o denli yaygın ki, istatistikler de aynı şeyi söylüyor. Bir araştırma dünyada toplam sigara içiminin %50 sinin 15 ülkede yoğunlaştığını, bunlar içinde de ilk üç içine Türkiye’nin de girdiğini söylüyorlar. Bu ülkelerin tümünün gelişmekte olan ülkeler olarak isimlendirilen az gelişmiş yoksul ülkeler olduğunu söylemek gerekmiyor diye düşünüyorum.
Sigara içimiyle ilgili birkaç sayı vererek tablonun dramatikliğine dikkat çekmek istiyorum.
1993 yılında yıllık tüketim 4.7 milyar paket / 22 Trilyon TL
1994 yılında yıllık tüketim 5.4 milyar paket / 61 Trilyon TL
1995 yılında yıllık tüketim 5.7 milyar paket / 95 Trilyon TL
2004 yılında günde 17 milyon doları sigaraya harcamış olduğumuzu da belirtmek istiyorum.
Sadece ekonomik sonuçların rakamları değil daha da önemli olan sağlık ve sosyal sonuçları ile ilgili olarak da birkaç sayı vermek istiyorum.
5 yılda (11-19 yaş arası) 5 milyon genç sigaraya başladı. Sigara içme yaşı ilkokullara, 11 yaşlarına kadar indi. Sanki sigara içmek bir statü kazandırıyormuş imajının bilinç altına yerleşmesiyle sigara içimi daha da yaygınlaştı.
Burada sigara ve çocuk dediğimiz zaman iki problemin ön plana çıktığını görmekteyiz. Birincisi çocuğun sigarayı bizzat içmeye başlaması. İkincisi ise her ortamda sigara içildiği için çocuğun sürekli dumana marmuz kalması yani pasif içici konumuna girmesi.
Bizim toplumumuzda artık sigara içmek doğal bir davranış haline dönüşmüştür. Öylesine doğal bir davranışa dönüşmüştür ki bugün kapalı yerde sigara içen kimseyi sigara içtiği için uyarmak mümkün değildir.
Sigara için savaşılması imkansız görünen sosyal ve ekonomik bir dev imaj oluşturulduğunu söylemek abartı olmayacaktır.
Bizim toplumumuzda artık sigara içmek doğal bir davranış haline dönüşmüştür. Öylesine doğal bir davranışa dönüşmüştür ki bugün kapalı yerde sigara içen kimseyi sigara içtiği için uyarmak mümkün değildir.
Sigara için savaşılması imkansız görünen sosyal ve ekonomik bir dev imaj oluşturulduğunu söylemek abartı olmayacaktır.
Mevcut resmi olmayan rakamlara göre her yıl ülkemizde 100.000 insanımızı erken yaşlarda sigaraya kurban vermekteyiz. Projeksiyon yapıldığında eğer önlem alınmazsa, bu sayının önümüzdeki 20 yılda 250.000'e çıkacağı görülmektedir. Başka bir deyişle her gün bir uçak düşmekte ve 300 kişi ölmektedir. Başka bir örnek verecek olursak her yıl yüz bin nüfuslu bir şehrimize bir atom bombası atılmaktadır ya da her gün içi dolu 6 otobüs uçuruma yuvarlanmakta ve kimse sağ kalmamaktadır.
Şu rakam bence çok çarpıcıdır. Sigaranın yol açtığı ölümler; trafik, terör, iş kazaları vb. nedeniyle ölümlerin toplamından beş kat daha fazladır.
Şu rakam bence çok çarpıcıdır. Sigaranın yol açtığı ölümler; trafik, terör, iş kazaları vb. nedeniyle ölümlerin toplamından beş kat daha fazladır.
Sigaranın çocukta yarattığı etkilerin sadece ölüm olmadığını ve özellikle kendi yapmadığı bir eylemde yani pasif içicilikle sağlık, özellikle akciğerlerinde solunum problemlerinin çıktığını görmekteyiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder