Kayseri’de 4 çocuğun geçtiğimiz günlerde kaçırılmasıyla kamuoyunun dikkatini çekmeyen bir konu olan çocuk kaçırma gündeme oturdu. Çocuk kaçırılması aslında diğer bir çok şeyde olduğu gibi yaşadığımız ama farkında olmadığımız olaylardan birisi. Uyuşturucu kullanımının gençler ve çocuklarda yaygınlaşmış olduğunu anlamamız için nasıl üst üste ölümlerin dramatik işaretine ihtiyaç duyduysak bugün de bulunamayan 4 çocuk yine böyle bir dramatik işaret oldu.
Rakamlar bize bu problemin ciddi bir sorun olduğunu zaten gösteriyor. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün 2009 yılı verilerine göre ilk 9 ayda 1078 çocuk kaybolmuş durumda. En çok Ege bölgesinde çocuk kaçırma başvurusu olduğuna işaret eden Emniyet Genel Müdürlüğü verilerine göre kız çocukları daha çok kaçırıma riski altında. Buna en iyi örnek Ege Bölgesindeki 210 kayıp çocuktan 145’inin kız çocuk olması.
İnsan Hakları Başkanlığı’nın 2007’deki Kayıp Çocuklar Raporuna göre 7183 kayıp çocuk ihbarı yapılmış. Bugün bu çocuklardan 833’ü hala bulunabilmiş değil. Dünyada da ciddi bir problem olan kayıp çocukların yaklaşık yıllık sayısı 2.5 milyon. Bu çocukların büyük oranda kız çocuğu olduğu görülüyor. Bu kayıp çocukların satılmak üzere kaçırıldığı görüşünün genel kabul gören görüş olduğunu da ekleyeyim.
Çocuk kaçırılma Meksika ve Latin Amerika ülkelerinde son 10 yıldır çok ciddi bir problem boyutunda. Bu konuda erken uyarı sistemini geliştiren ülkelerin başında, bu konuda çok fazla olay yaşamayan ama geçen yıl yaşadığı sansasyonel bir çocuk kaçırma olayından sonra önlemler geliştiren İsveç geliyor.
Çocuk kaçırma olgularının sosyo-ekonomik statünün düştüğü, ekonomik krizin yoğun olduğu ülkelerde ön plana çıktığını görüyoruz. İşsizlik, fakirlik gibi nedenlerle beraber artan organize suçlarda çocuk kaçırma çeşitli nedenlerden dolayı ön plana çıkıyor. Bunlardan ilki, her çocuk profilinin kaçırılabilme potansiyeli taşımasını sayabiliriz. Fidye amaçlı olaylarda varlıklı ailelerin çocuğu risk altındayken, organize suç örgütlerinde kullanmak, fuhuş sektörüne sokmak veya organ ticareti için güçsüz ve yoksul aile çocukları seçiliyor. Son yıllarda organize suç örgütlerinin çocuklara aşırı yönelmesi olduğunu söylemek mümkün.
Bu tip olaylarda zamana karşı bir yarışın söz konusu olması birinci derecede sorumlu emniyet teşkilatının bu konuda organize ve eğitimli olması koşulunu da birlikte getiriyor. Bu amaçla hizmet içi eğitim boyutunda tüm Türkiye’deki Çocuk Şube Müdürleri bir araya gelerek 3 gün çocuğu kaçırma problemini çalıştaylar yaparak tartıştı. Buradan bir eylem planı ve yapılacaklar listesi oluşturmak için ilk adımlar atıldı. Bu önemli, çünkü bir çocuğun ilk 12-24 saat içinde bulunma olasılığı yüksekken her geçen saat bunun düştüğü gözleniyor. Bu da çok hızlı olmayı gerektiriyor. İsveç’de zaten bu noktadan hareket ederek erken uyarı sistemi geliştirmiş durumda.
Bu problemin ekonomik durumda olumlu bir gelişme olmadığı takdirde bu işsizlik oranı ve yoksulluk durumunda daha da gelişeceğini söylemek için falcı olmanın gerekmediğini söyleyebiliriz.
Yılda 7 milyar dolar kazanç elde eden organize suç örgütlerinin vazgeçmeyeceği ve bunları yakalama konusunda çok radikal adımların ivedi olarak atılması gerektiği de ortada.
Seks ticareti, insan kaçakçılığı, organ ticareti için kaçırmaların artacağını tüm bu konuda çalışanlar öngörüyor. Burada bize düşen ödevler var. Bunlara baktığımızda Emniyet Genel Müdürlüğü’nün bu konuda özel ekipler oluşturması ve bunları eğitmesi çok önemli diye düşünüyorum. İnsan kaçırma özellikle de çocuk kaçırma özel bir suç. O yüzden de uzmanlığın, bilgiyi kullanmanın büyük önemi var. Diğer yandan güvenlik önlemlerini arttırmak ve çocukları bu konuda bilgilendirmenin de çok yararı olacağına inanıyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder