Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğinin sürdürdüğü bu kampanya Türkiye’nin çok önemli bir problemine parmak basıyor.
Ne yapıyor?
Kız çocuklarının eğitim çarkına katılmasını sağlıyor.
Bu neden önemli?
Çünkü kız çocuklarının okumaması demek genç nüfusun yarısının verimli olamaması demek… Sadece kız çocuklarının eğitimini onların bireysel olarak gelişimi açısından yaklaşmamak gerekiyor. Çünkü bu kız çocukları büyüdükleri zaman anne oluyorlar. Anne olduklarında iyi bir çocuk yetiştirebilmenin ilk kuralı eğitimli olmasından geçiyor. Bunu da ancak kız çocuğunun eğitimi sağlıyor.
Bu durum neden bazı çevreleri kızdırıyor?
Çünkü eğitimin diğer tarafında Kuran kursları var. Kız çocuklarının erken yaşta evlendirilmeleri var. Eğitimsiz oldukları için sorgusuz, kuralsız önce babanın sonra da evlendirildikleri adamın sözünü dinlemek var. Tüm bu olumsuzlukları aşmanın tek yolu eğitim.
Bugün 8 yıllık eğitim zorunlu. Zorunlu ne demek? İlköğretim yaşına gelmiş tüm çocuklar mutlaka okula gidecek demek. Aslında okul öncesi eğitim de var ama bunu daha tartışamıyoruz bile.
Peki, gerçek tablo nasıl?
Özellikle Güneyde, Güneydoğu’da aileler kız çocuklarını okula yollamıyorlar. Devlet mutlaka bunu sağlamakla yükümlü olmasına karşın pratikte bu da yapılamıyor. Kız çocuklarımız okumuyorlar.
Aslında problemler çok. Çocuk Hakları Sözleşmesini imzalamış olmamız hiçbir şeyi değiştirmiyor. Bunu imzalamış olmamızdan dolayı çocuğun korunmasını, yaşatılmasını, eğitimini daha iyi noktaya getirmiş değiliz. Hele katılımı ile ilgili hiçbir şey yapmamış durumdayız. Çocuk yaşta evlendirilmekten tutun uyuşturucu kullanımına, çocuk işçi çalıştırılmasından şiddete kadar çok geniş bir yelpazede bir dolu problemi tartışabiliriz. Ama bunlar nasıl çözülecek sorusunun bir tek cevabı var; Eğitimle.
Bunu yapmak için katılımcı bir yolu deneyen ve başarıya ulaşan hem Devlete model üreten hem de katılımla hizmet çoğaltan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğinin bu başarısını göz ardı etmekten öte baltalamak, kız çocuklarına yazık eden bir davranıştır. Hiçbir ülkesini seven kişinin de yapabileceği bir şey değildir.
Bunları yaratan ÇYDD Başkanı hocam, değerli insan Prof. Dr Türkan SAYLAN’ı sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder