Türkiye’de çocuk hakları için durum değerlendirmesi yapılırken belki de en dikkati çeken boyut katılım düşüklüğüdür. Bu katılım düşüklüğü hem çocuklar için hem de erişkinler için geçerlidir. Çocuk haklarının bilinirliği ile ilgili yapılan tüm çalışmalar, bu düzeyin çok düşük olduğunu göstermektedir. Bu durum sokaktaki vatandaş için de geçerlidir ama daha dramatik olarak çocuğu meslek çalışmalarında ana eksen olarak alan profesyonel meslek grupları mensuplarında da aynı durum geçerlidir.
Bu durum çocuk haklarının ülkemizde yerleşik olamadığını gösteren en önemli kriterdir. Çünkü birey olarak bilinirliğin olmadığı bir konuda bilinçli davranabilmek mümkün değildir. Bilmenin ilk adımı duymak ve bu konuda bilgi edinmek ise çocuk hakları konusunda bulunduğumuz durum çok vahim boyuttadır.
Bu durumun aşılmasında belki de öncülüğü ilgili meslek gruplarındaki kişilerin yapması ve devletin yapamadığı ya da yapmadığı sözleşmeyi tanıtma boyutunu üstlenmesi gerekmektedir. Türkiye çocukla ilgili çok sayıda problemi yaşamaktadır. Bu problemler içinde kamuoyunun farkında bile olmadığı çok ciddi problemler de bulunmaktadır. Bugün çok az kişi ülke için erken yaşta evliliklerin getirdiği zararların farkındadır. Daha çocukken evlendirilen bu çocukların sağlık, şiddete maruz kalma ve eğitim başta olmak üzere çok sayıda problem yaşadığı gözlenmektedir. Bunun yanı sıra eroin kullanımı ve buna bağlı ortaya çıkan ölümler de gazete sayfalarında 3. sayfa haberi olmaktan öteye gidememektedir. Halbuki kullanımın yaygınlaştığı özellikle Van gibi bazı illerde dikkat çekici istatistiklerin oluştuğu bilinmemektedir. Bunlara güneydoğuda yaşanan ama ortaya çıkması nadir olan fiili livata yani anal ilişki olguları gibi olayları da eklemek gerekmektedir.
Bu durumun önlenmesinde çocuk haklarını bilmek ve özellikle Sözleşmenin en temel prensibi olan çocuğun yüksek yararı ilkesinden haberdar olmak gerekmektedir. Çocuk Hakları Sözleşmesini sadece kuru bir yasal metin olarak ele almak doğru değildir. Böyle baktığınızda anlamlı olmayan bir boyutla karşı karşıya kalırsınız. Ama Sözleşmenin bir felsefesi olduğunu ve bunu anlayarak yapılacak çocuk çalışmalarının çok daha etkili olacağını özümsemek çok önemlidir.
O yüzden de Marmara Hukuk Fakültesinin öğrencilerinin oluşturmaya çalıştıkları Çocuk Hakları Kulübü ve benzeri organizasyonlar çok önemlidir. Üniversitelerde kurulacak çocuk haklarına yönelik kulüp ve benzeri oluşumların enerjilerini bu alana vermek isteyen genç arkadaşlar için çok yararlı bir ortamı yaratacaktır. Böyle organizasyonların tüm ülke geneline yayılması dileğiyle.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder