Geçen hafta başladığımız sigara ve çocuk konusuna bu hafta da devam ediyoruz. Çünkü problem o denli büyük ve önemli ki bu ülkenin Başbakanının katı ve sert tutumu bile kendi ortamında yani Mecliste sigara içenlerin sayısını azaltamıyor. Dünyada yaklaşık her yıl 4 milyon insan tütüne bağlı hastalıklardan yaşamını kaybediyor. Sigaraya bağlı ölümler giderek artarken 2030 yılında rakamın 10 milyona ulaşacağı tahmin ediliyor. Bu 10 milyon ölümün %70’inin ise gelişmekte olan ülkelerde olması beklenmektedir. Yani sonuç olarak günümüzde her 8 saniyede bir insan sigaradan yaşamını kaybetmektedir.
Sigaranın zararı çocuklar için hamilelik döneminden itibaren başlamaktadır. Hamile kadının sigara içmesi değil yanında sigara içilmesi bile büyük zararlara yol açmaktadır.
Örneğin, annenin kanındaki nikotinin %90’ı bebeğin kan dolaşımına geçmektedir. Almanya’da 1990-1994 yılları arasında yapılan bir çalışmada, anneleri sigara içen bebeklerin içmeyenlere göre erken doğum riskinin daha fazla olduğu gösterilmiştir. İspanya’da 129 yeni doğan bebekte yapılan bir çalışmada anneleri aktif sigara içenlerin doğum ağırlığında 458 gr., anneleri pasif sigara dumanına maruz kalanların doğum ağırlığında ise 192 gr. düşüklük saptanmıştır. Bir başka çalışmada anneleri sigara içen bebeklerin içmeyenlerden doğum anında 1,26 cm daha kısa oldukları saptanmıştır. Bebek ile anne arasında kan geçişini sağlayan ve halk arasında bebeğin eşi olarak bilinen plasentanın yapısı ve yerleşimi nikotine bağlı olarak bozulur, bebek tam gelişmeden anne rahminden ayrılabilir ve bebeğin yaşam şansını riske eder. Anne karnında bebek yeterince gelişemez ve bu olumsuzluklar bebeğin zeka gelişimini etkilemektedir. Diğer taraftan nikotin anne sütü miktarını azaltır. Bebek direkt olarak etkilenerek beslenmeyi reddeder veya huzursuz, sürekli ağlayan bir karaktere sahip olur. Anne sütü ile beslenen ve anneleri sigara içen bebeklerde, idrardaki nikotinin düzeyi sigara içen bir insan kadar yüksek bulunmuştur.
Dünya Bankası Bildirisine (2003) göre, dünyada bir yıl içerisinde tüketilen sigaraların %2’si ve bölgemizdeki sigara tüketiminin %14’ü Türkiye’de içilmiştir. Türkiye, Rusya (%34), Balkanlar (%24) ve diğer bölge ülkelerinden (ECA) (%19) sonra dördüncü sırada gelmektedir.
Sigarayla ilgili diğer gerçekler ise, anne ya da babasından birisi sigara içen çocuklar büyüdüklerinde daha kolay tiryaki olabiliyor. Aynı zamanda, sigara içme alışkanlığı başka bağımlılık yapıcı maddelere başlanmasını kolaylaştırıyor. Yapılan kampanyalara rağmen aşağıda sunduğum çarpıcı rakamlar oldukça düşündürücüdür.
Türkiye’de 1985’de tüketilen sigara adedi 64,8 milyar iken bu rakam 2000 yılında 122,6 milyara çıkmıştır. Bu rakam 2007 de % 50 oranında artmıştır. Ülkemizde sigara içmeye başlama çok erken dönemde olmaktadır. Kayseri’de yapılan bir çalışmada ilkokul çağındaki çocukların %5,2’sinin mutlaka en az bir kez sigara içtiği saptanmıştır. Bu oran lise düzeyindeki çocuklarda çok daha yüksek olarak karşımıza çıkmaktadır. İzmir’de lisede okuyan geçlerimizin %23’ü, Edirne’de ise % 34’ü sigara içmektedir.
Ülkemizde sigara tiryakilerinin yarısından fazlası sigaraya 11-18 yaşları arasında başlamaktadır (Piar 1988). Bilimsel araştırmalar, çevresel sigara dumanına maruz kalmanın yani pasif içiciliğinin de sigara içiyormuşçasına benzer etkiler yaptığını ortaya koymuştur. Ülkemizde çevresel sigara dumanına maruz kalma ise 1995 de %74 iken, 2000’de %89 olmuştur. Bu durum varılan son noktanın ciddiyetini gösterme açısından oldukça anlamlıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder