Sayfalar


ULUSAL İLETİŞİM AĞI

11 Eylül 2010 Cumartesi

Savaşta Kullanılan Çocuklar

07 Ocak 2008

Savaşta kullanılan çocuklar herhalde savaşın en kötü ve iğrenç tarafını oluşturuyor. Özellikle son 15 yılda güneydoğuda düşük yoğunluklu savaş olarak isimlendirilen çatışmalarda farklı boyutlarda zarar gören çocuklar içimizi acıtıyor. İçimizin acımasından farklı olarak da en kötü boyuttaki ihlallerden biri olarak karşımıza çıkıyor.
Bu durum aslında çocuk hakları konusunda çalışan kuruluşların da farklı tepkilerine yol açıyor. Bazı  durumlarda büyük tepkiler veren bazı kuruluşlar örneğin dershane çıkışında  bomba patlaması ve ölen çocuklar için açıklama bile yapmıyor. Ayrımcılığın o kadar fazla tipini ülkemizde farklı kurum ve kişilerden geldiğini yıllardır izleyen birisi olarak bu durum beni şaşırtıyor diyemeyeceğim ama üzüyor.

Savaşta kullanılan çocuklar başlığı son yıllarda karşımıza sıklıkla çıkmaya başlayan bir kavram. Bu durum Diyarbakır’da olduğu gibi çocuklara yönelik bir eylem şeklinde olabileceği gibi çocukların askere alınarak ya da ellerine silah verilerek çatışmalara sokulması şeklinde de karşımıza çıkabilmektedir. 1990’dan beri silahlı çatışmalarda gerçekleşen ölümlerin %90’ının asker ölümü değil sivillerden oluşmaktadır. Bunun  da %80’i kadın ve çocuklardan oluşmaktadır. 

Dünya Sağlık Organizasyonu (WHO) ve Çocuk Askerlerin Kullanılmasını Durdurma Kualisyonu’na (CSUC) göre dünyada hala aktif 300.000 çocuk asker bulunmakta ve 36 ayrı ülkede çatışma içinde bulunmaktadır.

Bu çocukların büyük çoğunluğu yasal olmayan yollardan alıkonularak, tehdit edilerek, fiziksel ve duygusal şiddet uygulanılarak savaş alanına çekilmektedir. Asya ve Afrika durumun en kritik olduğu yerlerdir. Güney Amerika, Orta Doğu ve Avrupa’da da bu suçun işlendiği unutulmamalı ve önem açısından arka plana atılmamalıdır. Geçtiğimiz on yıllık dönemde açıklanan rakamlara göre çatışma sırasında ya da çatışmanın etkileri yüzünden; 2 milyon çocuk hayatını kaybetti, 4 milyondan fazla çocuk sakat kaldı, 12 milyon çocuk evsiz kaldı, 1 milyondan fazlası yetim kaldı ya da evinden uzaklaştırıldı, 10 milyondan fazlası duygusal travmaya maruz kaldı.

Çocuklar silahlı çatışmalardan çok fazla etkilenmektedirler. Meydana gelen silahlı çatışmalarda hem hedef hem de alet konumundadırlar. Savaşa sokulmak için evlerinden kaçırılmakta, gönülsüzse zorlanılmakta, gönüllü olarak başvurmakta, çatışma sırasında öldürülmekte, öldürmekte, sakat bırakılmakta, sakat bırakmakta, öksüz bırakılmakta, zorla alıkonulmakta, eğitim ve sağlık haklarından mahrum bırakılmakta, tecavüze uğramakta, hastalanmakta, aç ve susuz bırakılmakta, işkence görmekte bunların sonucunda da yaşam boyu sürebilecek psikolojik rahatsızlıklar çekmektedirler.

Çocukların çatışma sırasında asker olarak kullanılmalarını kolaylaştıran birçok sebep vardır; modern silah teknolojisinin ilerlemesi yüzünden Sovyet yapımı AK-47 ve Amerikan M-16 gibi silahların kolay taşınabilir ve 10 yaşında bir çocuk tarafından bile kullanılabilir olması, bu tip silahların kolay ulaşılabilir olması ve silah edinilmesine karşı herhangi bir kontrol mekanizmasının bulunmaması¹¹, silahların çok ucuz fiyatlara satılması ¹, çocukları kullanan silahlı grupların uluslararası savaş antlaşmalarını rahatça çiğnemeleri gibi sebepler çocuk askerlerin meydana getirilmelerine katkıda bulunmaktadır.

Bir başka boyut ise kız çocukların savaşta kullanılmasıdır. Kız çocuk askerler kendi başına ele alınmasını gerektirebilecek derecede önemli bir konudur. Silahlı kuvvet olarak erkek çocuklar gibi kullanılmalarının yanında, cinsel şiddete maruz kalmakta ve tecavüze uğramaktadırlar. Seks kölesi olarak satılmakta, yetişkin askerlere ailelerinin rızası ile eş olarak verilmektedir. Evlendirilme yaşı 12`yi bulmaktadır. Tüm bu cinsel istismarlar neticesinde kız çocukları cinsel yolla bulaşan hastalıklar açısından çok büyük risk altındadırlar. Bunun yanında istem dışı hamile kalmakta, düşük yapmakta, tecavüz sonucu oluşan gebeliğin sonunda doğum yapmakta, hastalıklarını çocuklarına geçirmektedirler. Ayrıca maruz kaldığı şiddet ve kötü muamele hayat boyu sürecek hasarlar yaratmaktadır.

Çocuklar çatışmalar sırasında onları bekleyen ölüm riskinin yanında birçok başka faktör yüzünden zarar görmektedirler. Çatışmalara aktif olarak katılmaları sonucunda ölüm ya da kalıcı sakatlık, çatışma dışı ölümler, hastalıklar, değişken sağlık koşulları, çalışma dışı sakatlıklar,uyuşturucu, alkol, aileden ayrılma, ruhsal/duygusal/psikolojik etkilenim, şiddet/işkence ve infaza maruz kalma, eğitim alamama bunlardan bazılarıdır.

Günümüzde çocuk askerlerin kullanımı yaygındır ve yaygınlaşmaktadır. Çocuk Askerlerin Kullanımını Durdurma Koalisyonu’nun 2004 yıllı Çocuk Askerler Küresel Raporuna göre halen çocuk askerlerin kullanıldığı ülkeler şunlardır;

Hükümetler: Burundi, Gine, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Liberya, Myanmar, Sudan, Uganda

Hükümet Destekli Askeri Nitelikli Grup ve Milisler : Kolombiya, Somali, Guatemala, Sudan, Zimbabve ve Uganda

Resmi Olmayan Silahlı Gruplar : Afganistan, Kenya, Kolombiya, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Hindistan, Laon, Nepal, Nijerya, Siri Lanka, Sudan, Yemen ve Uganda 

Günümüzde artan ve bilinen çatışmalar yüzünden 2004’te yayınlanan raporda açıklanmamış daha bir çok ülkede Çocuk Askerler kullanılmaktadır.

Türkiye’de çocuk askerlik açısından durum nedir sorusuna cevap olarak şunlar söylenebilir; Ülkemizde askerlik yaşı 19 olarak belirtilmiştir. Olağanüstü haller durumunda “gönüllü” olarak askere başvurma yaşı 18`den başlamaktadır. 2004 yılında yayınlanan Çocuk Hakları Küresel Raporuna göre ülkemizde “Çocuk Asker” bulunmamaktadır. Fakat başta Çocuk Askerlerin Kullanılmasını Durdurma Koalisyonu olmak üzere birçok kuruluş PKK’nın 1994’ten beri sistematik olarak çocukları silahlı kuvvetlerine aldığını hatta yaşları 8 ile 12 arasında değişen çocuklardan bölükler kurduklarını belirmiştir. 1998’de PKK’nın 7-18 yaş arasında 3.000 çocuk bulundurduğu ve bunların %10’unun kız olduğu belirtilmiştir.

Çocuk askerlerin silahlı çatışmalarda kullanılması, başta aşağıdakiler olmak üzere Çocuk Hakları Antlaşmasında belirtilen birçok maddeyi ihlal etmektedir. Bunlar;

Yaşama, hayatta kalma ve gelişme hakkı (Madde 6)

Yaşamak için gerekli temel gereksinimler, yiyecek ve sağlık hakkı (Madde 24 ve 27)

Sürekli Aile Ortamı Hakkı (Madde 20 ve 22)

Şiddetten korunma hakkı (Madde 36 ve 37)

Eğitim Hakkı (Madde 28 ve 29)

Kendini ifade etme, ayrımcılığa uğramama, kimlik Hakkı (Madde 2 , 8 ve 12)

Şiddetten, suistimalden, kötü muameleden, kişiye zarar verebilecek eylemlerden korunma Hakkı (Madde 19 ve 32)

Cinsel sömürüye karşı korunma Hakkı (Madde 34)

Uyuşturucu maddelere karşı korunma Hakkı (Madde 33)
  
Görüldüğü gibi çocukların haklarının ihlal edildiği, günlük yaşamda aklımıza bile gelmeyen bir çok problem bulunmaktadır. Yılın ilk yazısının iyimser ve pozitif olmasını ben de isterdim. Ancak  Diyarbakır’da yaşananlar bu konuların bu ülke topraklarında da konuşulması gerektiğini bir kez daha hatırlattı.

Hiç yorum yok: