Çocuk Hakları Sözleşmesini imzalayalı 20 yıl, Meclisten geçireli 15 yıl olmasına karşın bugün sözleşmeyi bilenlerin değil sadece duyanların oranı %20’ler bile değil. Daha da dramatik olanı çocukların kendi haklarını bilmiyor değil duymamış olmaları. Yani biz Çocuk Hakları Sözleşmesini asıl sahipleri olan çocuklara bile öğretmek değil duyuramamış durumdayız.
Konuyla ilgili olarak 2008 yılında Türkiye genelinde toplam 10 ilde bir araştırma gerçekleştirilmiştir. Bu iller Aydın, Adana, Mersin, Şanlıurfa, Diyarbakır, Malatya, Samsun, Kocaeli, Van ve Kayseriydi. Sokak Çocukları Rehabilitasyon Derneği tarafından yürütülen proje kapsamında yapılan bu araştırmada 18 yaşına kadar olan öğrencilerin evde, okulda ve sosyal çevrelerindeki yaşamlarından yola çıkılarak bilgi ve standartları değerlendirilmiştir.
Araştırmanın amacı; Türkiye genelinde seçilen 10 ilde 7–18 yaşları arasındaki çocuklar ile görüşülerek, sosyal ve kültürel etkinliklere katılımları, ailelerinin, okuldaki yönetimin, çevrelerinin ve yerel yönetimlerin kendilerine çeşitli konularda danışıp danışmadığının, arkadaşlık ilişkilerinin ne boyutlarda olduğunun ve ailelerinden veya öğretmenlerinden şiddet görüp görmediklerinin öğrenilmesidir.
Araştırmada metodolojik olarak yüz yüze anket yöntemi ile 7-18 yaş arasındaki 10.000 öğrenci çocuk ile görüşülmüştür. Görüşülen çocuk öğrencilerin cinsiyete göre dağılımı %50,1’i erkek, %49,9’u kız öğrenci şeklindedir.
7 – 10, 11 – 14 ve 15 – 18 yaş gruplarından yaklaşık eşit sayıda çocukla görüşme gerçekleştirilmiştir. Çocukların eğitim durumlarının yaşları ile paralellik gösterdiği gözlenmektedir. Öğrencilerin %37,5’inin ilkokula gittiği, %26,7’sinin ilkokul mezunu, %27,4’ünün ortaokul mezunu ve %8,4’ünün de lise mezunu olduğu tespit edilmiştir.
Araştırmaya katılan çocukların %31,4’ü iki kardeş olduğunu belirtmiştir. Bununla birlikte üç kardeş olduğunu belirtenlerin oranı %26,7, beş kardeş veya daha fazla diyenlerin oranı %20,7, dört kardeş olduklarını belirtenlerin oranı da %13,4 olarak gerçekleşmiştir. %7,8’lik kısım da kardeşi olmadığını, tek olduğunu belirtmiştir. Araştırma yapılan illere bakıldığında ise özellikle Van, Şanlıurfa ve Diyarbakır illerinde bölgenin kalabalık aile yapısına paralel olarak “beş kardeş ve fazlası” yanıtı oldukça fazla gelmiştir. Buna karşın “evde tek çocuğum” yanıtı da %21,3’lük oranla en fazla Kocaeli ilinde gelmiştir. Diğer illerde ise iki ve üç kardeş olma oranında yığılmalar söz konusudur. Aydın ilinde araştırmaya katılan çocuk öğrencilerin %58,6’sı iki kardeş olduklarını beyan etmişlerdir.
Çocuklara, hangi yaş grubundakilerin “çocuk” olarak nitelendirilebilecekleri, hangi yaşlar arasındaki kişilere “çocuk” denilebileceği sorulmuştur. Elde edilen yanıtlara göre çocukların %40’ı 0-7 yaş arasındaki kişilerin çocuk olduğunu belirtmiştir. %26’3’ü 0–15 yaş arasındaki kişilerin çocuk olduğunu belirtirken, 7–13 yaş arsındaki kişilerin çocuk olduğunu belirten öğrencilerin oranı %15,8 olarak gerçekleşmiştir. Bundan başka %12,4’lük oran 0–18 yaş arasını çocuk olarak nitelendirirken, 7–18 yaş aralığını çocuk olarak cevaplayan öğrenci oranı %5,6 da kalmıştır. Hangi yaş grubunun “çocuk” kavramını tarif ettiği sorusu cinsiyet, yaş ve SES bazlı incelenmiştir. Elde edilen yanıtlara göre tüm kategorilerde 0–7 yaş arasının çok olarak tanımlanma durumu baskın gelmiştir. Bununla birlikte 7–10 yaş arasındaki öğrencilerin 0–7 yaş grubunu çocuk olarak algılama oranları diğer öğrenci yaşlarından daha fazladır.
Araştırma kapsamındaki öğrencilerin %6,9’u bir kulüp veya derneğe üye olduğunu belirtirken, %92,4’lük büyük bir kısım herhangi bir kulüp veya derneğe üye olmadığını belirtmiştir. Herhangi bir kulüp veya derneğe üye olma durumuna il bazlı bakıldığı zaman bir kulüp veya derneğe üye olan öğrencilerin en fazla “Kayseri” ve “Kocaeli” illerinde olduğu gözlenirken, en düşük oranların “Van ve “Şanlıurfa” illerinde olduğu gözlenmiştir. Erkek öğrencilerin kız öğrencilere oranla kulüp veya dernek üyeliği daha fazladır.
Çocukların %71’inin Birleşmiş Milletlerin Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesini hiç duymadıkları ortaya çıkmıştır. Buna karşılık çocukların %24,2’sinin B.M.’nin Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesi hakkında okulda bilgilendirildiği ortaya çıkmıştır. Ayrıca Sözleşme hakkındaki bilgileri medyadan duyan / okuyan %5’’lik ve konu hakkında ailesi tarafından bilgilendirilen %2,8’lik kesimler de mevcuttur.
B.M. Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesinin duyulma durumuna iller bazında bakıldığında bu sözleşmenin duyulma oranının %37,8 ile en fazla “Aydın” ilinde olduğu görülmektedir. Araştırma kapsamındaki tüm illerde sözleşmeyi duyma oranı düşük olmakla birlikte, bu sözleşmeyi duyma oranının en az olduğu iller arasında özellikle “Şanlıurfa”, “Van”, “Samsun” illeri dikkat çekmektedir. Ayrıca sözleşmeyi duyan öğrencilerin tüm illerde büyük çoğunluğu bu sözleşmeyi okuldan duyduğunu söylemiştir.
Çocuklara, en kötü çocuk hakkı ihlalinin hangisi olduğu sorulmuştur. Elde edilen yanıtlara göre çocukların büyük bir kesiminin en kötü çocuk hakkı ihlali olarak çocukların “şiddete maruz kalmasını” gösterdikleri ortaya çıkmıştır. Dayak ve şiddete maruz kalmanın en kötü çocuk hakkı ihlali olduğunu söyleyen öğrencilerin oranı %43,6’dır. Bunu %11,7 ile “eğitim hakkının engellenmesi”, %7,4 ile “çocuklara söz ve konuşma hakkının olmaması” yine +7,4 ile “özgürlüklerin kısıtlaması”, %6 ile “çocukların çalıştırılması”, %4,4 ile “Ailenin ilgisiz ve alakasız olmasını”, %3,4 ile “arkadaşları ile görüşmesine izin verilmemesini”, %2,6 ile “kötü alışkanlıklara zorlanmasını”, %2,4 ile “isteklerinin yerine getirilmemesini”, %2,3 ile “küfür ve kötü sözü”, %2,2 ile “sosyal aktivitelerden mahrum bırakılma” izlemiştir.
Araştırma kapsamındaki tüm illerde en kötü çocuk hakkı ihlalleri birbiri ile paralellik göstermiştir. Bununla birlikte belirtilen çocuk hakkı ihlallerinde iller arasında bazı söylenen ifadelerde farklar görülmüştür. Bu farklar şunlardır: “Eğitim hakkı ihlalinin” en kötü çocuk hakkı ihlali olduğunu söyleyen illerin başında %17,6 ile “Şanlıurfa” ili gelmiştir. Bu ili %16,5 ile “Diyarbakır” takip etmiştir. Oluşan tablo Türkiye gerçeğini yansıtmaktadır. “Çocuklara söz hakkı verilmemesi” ifadesini en kötü çocuk hakkı ihlali olarak belirten illerin başında %13,8 ile “Mersin” ili gelmiştir. Çocukların çalıştırılması ya da ağır işte çalıştırılmasını en kötü çocuk hakkı ihlali olarak gören illerin başında da “Mersin” gelmiştir. Erken yaşta evlendirilmenin en kötü çocuk hakkı ihlali olduğunu belirten illerden “Şanlıurfa” göze çarpmaktadır.
Cinsiyet, yaş ve SES gözetmeksizin tüm çocukların en büyük çocuk hakkı ihlali olarak şiddete maruz kalmayı gösterdikleri ortaya çıkmıştır. Bunu eğitim hakkının engellenmesi, çocuklara söz hakkının verilmemesi, özgürlüklerin kısıtlanması izlemiştir. Şiddetin en büyük çocuk hakkı ihlali olduğunu belirtenlerin oranı yaş ilerledikçe azalmış bunun yerini eğitim hakkının engellenmesi, özgürlüklerin kısıtlanması ve çocuklara söz hakkının verilmemesi almıştır. Sosyo-ekonomik statüde de şiddetin en büyük çocuk hakkı ihlali olduğunu söyleme oranı A grubundan DE grubuna doğru artmıştır. Çocuklara söz hakkı verilmemesini en büyük çocuk hakkı ihlali olduğunu söyleyenler de DE grubunda A grubuna doğru artmıştır. Özgürlüklerin kısıtlanmasını en büyük çocuk hakkı ihlali olduğunu söyleyenlerin oranı A grubundan DE grubuna doğru artmıştır.
Öğrencilere evde kendileri hakkında karar alınırken görüşlerinin alınıp alınmadığı soruldu. Alınan yanıtlara göre araştırmaya katılan illerdeki öğrencilerin %43,1’i bu konuda kendilerinin görüşlerinin her zaman alındığını belirtmiştir. %37,52i bazen alındığını belirtirken, %14,3’ü de bu konuda kendilerinin görüşlerinin hiçbir zaman alınmadığını belirtmiştir.
Evde öğrenci hakkında karar alınırken kendisine danışılma oranına il bazlı bakıldığı zaman, “Şanlıurfa” ilindeki öğrencilere diğer illerdeki öğrencilere oranla daha az danışıldığı görülmüştür. “Şanlıurfa”daki öğrencilerin %27,7’si bu konuda ailelerin kendilerine hiçbir zaman danışmadıklarını belirtmiştir. Bu ili “Van” ve “Diyarbakır” takip etmiştir.
Çocukların %32,7’si, okullarında herhangi bir idari veya eğitimle ilgili konuda karar alınırken kendilerine her zaman danışıldığını belirtirken, bahsi geçen konularda kendilerine bazen danışıldığını belirten çocukların oranı %36’dır. İdari ve eğitim ile ilgili konularda kendilerinin de fikirlerinin alınması adına çoğu zaman oylama düzenlendiğini belirten çocukların oranı ise %14,9’dur. Buna karşılık okullarında herhangi bir idari veya eğitimle ilgili konuda fikirlerine danışılmadığını belirten çocukların oranı ise %16,4’tür.
Okuldaki idare veya eğitimle ilgili kararlara öğrencilerin katılım oranlarına il bazlı baktığımız zaman, katılım oranının %32,3 ile en düşük “Şanlıurfa’da” gerçekleştiği görülmektedir. Her zaman katılım olduğunu belirtme oranı ise %52,8 ile en fazla “Mersin’de” gerçekleşmiştir.
Çocukların %89,5’lik çok büyük bir çoğunluğunun, yerel yönetim veya otoritenin, kendilerinden çevrelerindeki altyapı konuları hakkında bugüne kadar hiç görüş almadığını belirttiği ortaya çıkmıştır. Çocuklar arasında %4,8’lik bir kesim konu hakkındaki görüşlerinin bir kere sorulduğunu belirtirken, %2,1’lik bir kesim de yerel yönetim veya otorite tarafından konu hakkındaki görüşlerinin her zaman sorulduğunu dile getirmiştir. Yerel yönetim veya otoritenin çevredeki alt yapı konuları hakkında görüşlerini sormasının gerekmediğini belirten %3,5’lik bir kesime de rastlanmıştır.Tüm demografik kriterlere göre çevredeki altyapı konularında yerel yönetim veya otoritenin çocukların fikrini %80 veya daha üzeri oranlarda almadığı sonucuyla karşılaşılmıştır. Yerel yönetimlerin kendilerine danışmasına gerek olmadığını belirtenler daha çok 15–18 yaş aralığındadır.
Araştırmaya katılan öğrencilere okulda ve evde kendilerini ilgilendiren konuda söz sahibi olup olmadıklarını öğrenme adına bazı ifadeler okundu ve bu ifadelere katılıp katılmadıkları soruldu. Alınan yanıtlara göre, kızların evde yaşamlarını etkileyen konularda söz sahibi olmalarına katılım oranı %9,7 iken bu oran kızların okulda yaşamlarını etkileyen konularda söz hakkı olma ifadesinde %8,9’a düşmüştür. Erkeklerin evde kendilerini etkileyen kararlarda söz hakkına sahip olduğunu söyleyen öğrencilerin oranı %13,5 iken bu oran okulda %12,3 e gerilemiştir. Tüm çocukların her platformda yaşamlarını etkileyen konularda söz hakkına sahip olma ifadesine ise öğrencilerin %36,6’sı katılmıştır. Devlet işlerinde çocukların ve gençlerin söz hakkı yoktur ifadesine katılım oranı ise %18,9 olarak tespit edilmiştir. Bu durumda erkeklerin yaşamlarını etkileyen konularda kızlara oranlara hem evde hem okulda daha çok söz hakkı olduğu fikri ortaya çıkmıştır.
Çocukların yerel yönetimlerin kendileri için yaptıkları hizmetler arasında en çok bildikleri hizmetin çocuk parkları ve oyun alanları olduğu ortaya çıkmıştır. Yerel yönetimlerin çocuk parkları ve oyun alanlarında hizmetler yaptığını belirten öğrencilerin oranı %33,9 olarak gerçekleşmiştir. Yerel yönetimlerin çocuklara yönelik sportif faaliyetlerde bulunduğunu belirten öğrencilerin oranı %5,9 olarak gerçekleşmiştir. Ücretsiz sanatsal faaliyet hizmeti aldıklarını belirten öğrencilerin oranı %6,2, kurs düzenleme ve maddi yardım hizmeti aldıklarını belirten öğrencilerin oranı %3,8’er ve sosyal aktivite hizmeti aldıklarını belirten öğrencilerin oranı %3,7 olarak gerçekleşmiştir. Öğrencilerin %8’i de yerel yönetimlerin bu konuda hiçbir hizmet yapmadığını belirtmiştir.
Aşağıdaki tabloda görüleceği gibi yerel yönetimlerin yaptığı bazı hizmetler bazı illere mahsustur. Örneğin yerel yönetimlerin yaptığı hizmetlerden “Çocuk meclisi” hizmeti “Şanlıurfa” iline özgü bir hizmettir. Bunun gibi “Çocuk kampları” hizmeti de “Diyarbakır” iline özgü bir hizmettir. Yerel yönetimlerin yapmış olduğu hizmetlerden “sığınma evleri” de Kayseri, Malatya, Adana, Aydın illerine özgü hizmetlerdir. Yerel yönetimlerin çocukların için hiçbir şey yapmadığının belirtildiği en yüksek oranlı il ise “Kocaeli” olarak görülmüştür.
Çocukların genelde bir konu hakkındaki fikirlerini belirtmek için kitap ve internetten faydalandıkları ortaya çıkmıştır. Öğrencilerin kitap ve internetten faydalanma oranı %64,3 olarak gerçekleşmiştir. %32,1’lik oran gazete ve televizyondan, %29,1’i çevresinde konuşulanlardan faydalandığını söylerken, içimden gelen neyse onu söylerim diyenlerin oranı %27,7 ve büyüklerim ne derse benim görüşüm de odur diyen öğrencilerin oranı %21,6 dır.
Görüldüğü üzere bu araştırmada çok net olarak ortaya koymaktadır ki eğer çocuk hakları sözleşmesinin yaşama geçmesini istiyorsak önce böyle bir sözleşme olduğunu öğretmemiz gerekmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder