8 Mart günü dünya kadınlar günü olarak kutlandı. Bu yıl bir çok farklı kadın grubunun gösterileri gündeme oturdu. Her grup kendini yakın hissettiği ortamlarda varlığını gösterdi. Kadıköy’de farklı bir grup vardı. Üsküdar’da farklı bir grup vardı. Herkes düşüncelerini dile getirebilmek için elinden geleni yaptı.
Ancak bugüne damgasını Tayyip Erdoğan’ın demeci vurdu. Erdoğan demecinde kadınların en az 3 çocuk doğurması gerektiğini söyledi. 20 yılı geçkin bir süredir güç koşullarda çocuklar konusunda çalışan, aile-içi şiddet konusunda emek veren birisi olarak en iyi öğrendiğim şeylerden birisi “çok sayıda çocuğun şiddete, istismara zemin hazırlayan en önemli etkenlerden birisi" olduğudur. Özellikle sokak çocuklarının, suça itilen çocukların temel nedenleri sayılırken çok sayıda çocuk sahibi olmanın bu sorunları yaratan en büyük nedenlerden birisinin ailede çok çocuk olmasıdır.
Üç çocuk doğurun, bereketiyle gelir diye nutuk atmak kolay. Zaten bugüne kadar bu konularda bilgilenip buna göre konuşmak yerine aklına geleni konuşan Erdoğan bu sefer gerçekten çok büyük bir hata yapıyor. Umurunda mıdır bilmem ama maalesef konuşmalarından etkilenenlerin sayısının yüksekliği beni bu konuya dikkat çekmeye zorluyor.
Aile planlaması, nüfus kontrolü yıllar boyu devlet politikası olmanın yanı sıra başta Vehbi Koç olmak üzere toplumun önde gelen kişilerinin de emek verdikleri ve çalıştıkları bir konudur.
Konunun önemini anlatabilmek için konu ile ilgili birkaç veri aktarmak istiyorum;
Güneydoğu’da anne adaylarının %61'i, doğum öncesinde hiçbir yardım almadığı için, erken ve sağlıksız doğum oranı çok yüksektir.
Doğu’da doğumların %54'ü evde gerçekleşmektedir.
Bölgede her 5 kadından 1'i, halen tek başına doğum yapmaktadır.
Doğu’da doğumların %54'ü evde gerçekleşmektedir.
Bölgede her 5 kadından 1'i, halen tek başına doğum yapmaktadır.
Doğu'da 11-19 yaş grubundaki her 10 kızdan 1'i ya anne olmuş, ya bebek beklemektedir.
Kırsalda evlenen her 2 kadından 1'inin, kocasıyla akrabalık bağı bulunmaktadır.
Türkiye Aile Planlama Vakfından aktardığımız bu veriler hiçbir söze gerek bırakmadan tabloyu açıklıkla vurgulamaktadır. Kısaca anne sağlığı, çocuk sağlığının bugün içinde bulunduğu durum bile doğum yapma çağrısı yapan Erdoğan’ın durumdan ne kadar habersiz ve bilgisiz olduğunu gösteren en önemli kriterlerden birisidir.
Tabii çok çocuğun yarattığı sorunlara gelmeden bile yukarıdaki tablo vahameti gösteriyor. Ama sokaktaki çocukların tamamına yakınının 6 ve daha çok kardeşi olduğunu da hatırlatmak gerekiyor.
Yoksulluğun da en dramatik tablosunun Güneydoğu ve Doğu gibi çok sayıda çocuğu olan ailelerin yoğun olduğu yerde olduğunu da hatırlatarak Erdoğan’ın çocuk doğurun, bereketiyle gelir cümlesini tekzip etmek için yeterli örnekler.
Genç kuşak onları besleyebilen ve eğitebilen toplumlar için avantaj iken bizim gibi besleyemeyen ve eğitemeyen toplumlar için patlamaya hazır bomba gibidir. Bugünün tablosu zaten çok açık bunu göstermektedir. Burada ayrıca kız çocuklarımızın eğitimsizliğini ve kadınların yaşama katılmasının kısıtlılığından dolayı daha da büyük bir problemden bahsetmeliyiz. Türban tartışarak, doğurun diyerek bu problem çözülseydi o zaman herkes mutlu olurdu. Ama bu problemler ancak bilgiyle çözülüyor. Bunu bilen biliyor da bilmesi gerekenler bilmiyor.
Ne yazık…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder