Sayfalar


ULUSAL İLETİŞİM AĞI

9 Eylül 2010 Perşembe

Bütün Suç Sosyal Hizmet Uzmanının mı?

Kadına ve çocuğa yönelik şiddet olgularında, güç koşullardaki çocuklar konusunda  çalışmalar yapmak  multidisipliner  bir çalışmayı gerektirir. Ancak sosyal hizmet uzmanlarının görevi diğer meslek gruplarına göre daha önde gelen ve kilit bir görevdir. Çünkü çocuğun aile ortamının ve yaşadığı yerin özelliklerinin belirlenmesinden başlayarak yaşanan olaylar sonucu koruma altına alınması aşamasında görev ağırlıklı olarak hep sosyal hizmet uzmanlarının üzerindedir.
Gelişmiş ülkelerde sosyal çalışmacı olarak belirlenen bu meslek grubunun ne yaptığı ve ne denli önemli görevleri üstlendiği kamuoyunda bilinirken bizde kamuoyunun bilgisi kısıtlıdır. Ayrıca gelişmiş ülkelerde bu meslek grubunu seçenlerin iyi  yaşam koşullarına sahip olmaları mesleği herkes için cazip kılmaktadır. Sosyal çalışmacılar çocuk kadar kadınlarla, hastalarla, mahkumlarla ve bir çok grupla ilgili çalışmalar yapmakta ve en önemli rolleri üstlenmektedir.
Halbuki bugün bizde durum her geçen gün kötüye doğru gitmektedir. Cumhuriyet tarihinin en büyük yoksulluğunu yaşayan toplumumuzda risk altındaki nüfusun sayısı da hızla artmaktadır. Şiddetin paralel olarak artış göstermesi de problemi katlamaktadır. Çok genel olarak şiddet, istismar, uyuşturucu, eğitimsizlik, porno, çete suçları gibi bir çok olayın çok büyük artış göstermesi vatandaşın devlete çözüm arayışları neler olacak sorusunu sordurtmaktadır.
Özellikle çocukların maruz kaldıkları istismarlarda fiziksel istismardan cinsel istismara kadar geniş bir yelpazede çocuklar mağdur durumda olup yaşadıkları ortamdan alınarak kurumlara alınma zorunluluğu ortaya çıkmaktadır. Bu noktada da toplumdaki güvensizlik üst düzeye çıkmaktadır. Çünkü Malatya’daki yuvada yaşanan olaylar herkesin hala zihnindedir. Toplum bunların faturasını sosyal hizmet uzmanlarına kesmektedir. Halbuki bakıldığında meslek elemanları olarak nitelendirilen sosyal hizmet uzmanlarının sayısının çok yetersiz olduğu ve bunların da çok kötü şekilde istihdam edildiği bilinmektedir. Hizmette konu hakkında bilgisi olmayan elemanların kullanıldığı, sosyal hizmet uzmanının görevlerinin dışarıdan tutulan temizlik şirketi elemanlarına yaptırıldığı sadece Malatya’da değil bir çok yerde yaşanan olaydır.
Beklenen, çocukları zor ortamdan alarak onlara yuva olan yerlerde bakımlarını sağlayan bu insanların toplumun sevgi ve saygısını almasıyken bugün tam tersi güvensizlik ilk duygu olarak karşımıza çıkmaktadır.
Her dönem her iktidar SHÇEK da partizan atamalar yapmış ve bunun olumsuz sonuçları hep yaşanmıştır. Ancak bugün bir çok ilin SHÇEK müdürünün meslek elemanı olmayışı ama çoğunun imam hatip kökenli olması çarpıcı bir sonucu da beraberinde getirmektedir. Hizmetler başarısız olmakta, çocuklar sahada sahipsiz kalmaktadır. Sahada sahipsiz kalmak demek sokaklarda çocukların durumunu bilememek, doğru teşhisleri koyamamak ve gerektiğinde önlemleri alamamaktır. Bunun örnekleri çoktur ama İzmir örneğindeki 3 aylık bebeğimiz çok yeni olduğundan bu örneği bir kez daha hatırlatıyorum.
Demek ki problem sosyal hizmet uzmanından çok kurumsal boyutta yani SHÇEK te ve onu idare eden bakanlık anlayışında. Zaten halen tek okuldan mezun verebilen ve YÖK ün  kurmadığı yüksek okullar yüzünden sayısal sıkıntıyı aşamayan sosyal hizmet uzmanları  ayrıca SHÇEK bünyesinde çocuklar, kadınlar, özürlüler, yaşlılar, yoksullar gibi çok geniş bir spektrumda hizmet vermek zorunda kalmaktadırlar. Bu da çok kısıtlı bütçeyle yapılabilmesi  daha  de güçleşen bir görev  olmaktadır. O yüzden de başta insan kaynakları olmak üzere tüm kaynakların israf edilmeden en iyi şekilde kullanılması zorunluluktur.
Bugün sokağa baktığımızda problemlerin sadece artmış olması değil, bu problemleri yaratan unsurların da şekil değiştirdiği görülmektedir. Bireysel suçlu olan anne-baba, öğretmen, sokaktaki adamdan çocuğu cinsel sömürü ve gasp için kullanan çete suçlarına doğru bir dönüşüm içinde olduğumuz çok açık bir tablo olarak gözükmektedir. Bu durum yapılacak çalışmanın niteliğini de değiştirecektir.
Başta çocuktan sorumlu devlet bakanı olmak üzere tüm yetkililerin konu hakkında nasıl bir çalışma modeline dönüşülmesi gerektiğini tartışmaları ve bunu  başta akademisyenler olmak üzere ilgili taraflarla konuşmaları gerekmekteyken farkında olduklarını dahi gösteren bir  harekete ve konuşmalarına rastlanmaması üzücüdür. Çünkü bakanlar gelip geçiyor ama ülke bizim. Bu problemler de süre geçtikce daha da büyüyerek çözümü daha da sıkıntılı bir boyuta dönüşmektedir.
Çocuklarımız sokakta, cinsel sömürüde, gasp çetelerinde ve diğer problemlerde artan sayıda mağdur konumdalar. Bugün sayısal verilere dahi ulaşamayan bir konumdayız. Nerede hangi çocuklar bu problemleri yaşıyor ve acı çekiyor, bilemiyoruz. Ama bunun faturasını sosyal hizmet uzmanlarına çıkarmayalım. Bu problem multidisipliner çözüm gerektiren bir problem. Akademisyenleri, sivil toplum kuruluşları ve hukukçular, psikologlar, tıpçılar, sosyologların da katılımını gerektiren bir sorun. Hep birlikte çalışmayı gerektiriyor.
Sosyal hizmet uzmanı eşittir Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme kurumu değildir. O yüzden  en yetkili ve hizmet için en büyük kapasiteye sahip olması tek sorumlu olarak SHÇEKi görmeyi gerektirmiyor. Herkes elini taşın altına sokmalı ve çözümleri aramalı.Gecikmeden bunun arayışına girmek gerekmektedir.

Hiç yorum yok: