Sayfalar


ULUSAL İLETİŞİM AĞI

11 Eylül 2010 Cumartesi

Çocukluklarını Yaşayamayan Öğrenciler

26 Ocak 2009

Bir dönemin daha tam ortasına geldik. Dün öğrenciler karnelerini aldılar ve çocukluklarını hatırlayabilecekleri 15 günlük bir tatile başladılar. Tabii aslında tatil olan iki haftada bile ders çalışın diye sayfalar dolusu ödev veren okullar olmadı değil.

Bunun yetmediğini düşünen okullar iki haftanın bir haftası okula gelin sizle çalışmaya devam edelim bile dediler. Yani anlaşılacağı üzere tatilin orasından burasından kırpıp onları sadece test çocuğu formatında davranmaya devam etmek herkese normal geliyor.

Daha önce de birkaç kez yazdım.  Çocuklar çocukluklarını yaşamalılar. Yaşamı kendi bakış açılarıyla keşfedip yararlı olduğunu düşündükleri, kendileri için gerekli olduğunu düşündüklerinden seçip çıkardıklarını kullanabilmeliler.

Buna yaşam tecrübesi edinmek diyoruz. Yaşama doğru yerden bakabilmenin ilk koşulu, doğru çocukluk ama bugün bırakın doğru çocukluğu çocukluk dönemi ve bunu yaşayabilmek yok olmuş durumda.  

18. ve 19. yüzyıllarda okula gidip saatlerce elinde değnekle bir hocanın ezberlettiği duaları okul diye yaşayan bir kuşaktan, Atatürk’le pozitif bilgilerin öğretildiği bir sisteme geçtik. Uzun yıllar bunun ürünü olan kuşaklar Türkiye’yi taşıdı.  

Ama bugün sistemdeki sınava dayalı öğretimin eğitimi yok ettiği görülüyor. Böylesine bir sistemi, eğitimi yok edelim dershanelere bırakalım diyen birisi yapabilirdi. Bu sefer demeden uygulayarak becerildi. Ama ne oldu? Soru sormasını, düşünmesini, ayıklayarak kendine doğru olanı seçmeye çalışmayı hepsini birden kaybettik.
Hepsinden önemlisi çocuklarımıza oyun oynamak için zaman bırakmayan bir silsileye hepsini, SBS; OKS gibi garabet sistemlere soktuk. Oyun oynamasını unutmuş bir kuşak yarattık. Oyun oynamayı unutmak demek çocukluğunu unutmak demektir.

Sokaklar tehlike dolu. İstismar her geçen gün artıyor. Tüm istismarlar boyutunda çocukların Türkiye’de %9 etkilendiklerini okuduğunuzda şunu duymuş oluyorsunuz; Her 10 çocuktan biri istismarın bir türüne bir şekilde maruz kalmış. Bu dehşet verici bir tablo. Biliyorum ki rakamlar her zaman doğruyu söylemez ama aynı zamanda istismarların gizli kalma oranlarının da çok yüksek olduğunu da biliyorum. Pedofilinin bu kadar çok telaffuz ediliyor olması kanımı donduruyor. Yaptıklarından dolayı yeterli cezayı almadıkları durumları da gördükçe kızgınlığım da artıyor. Çocuklar için sinsi tehlike hep duruyor.

Çocuk demek umut demek. Çocuk demek yaşam enerjisi demek. Çocuk demek saflık demek. Bunu yöneticilere, yönetenlere, çocukla çalışanlara, herkese hatırlatmakta fayda var. Bu kadar büyük yanlışlıklar SBS’ler, OKS’ler gün gelir düzelir. Hiçbir yanlış hep yanlış kalmaz, düzeltilir de bugünkü kuşakların yaşadıkları ya da yaşayamadıkları. Buna yapılacak bir şey yok.

Çocuklara bol oyunlu, derssiz bir 15 gün tatil diliyorum.

Hiç yorum yok: