Bugün bakıldığında sorunları ve çözümleri tartışırken ya sadece tek bir olaya odaklanıyoruz ya da sadece çözüm için tek bir perspektiften yaklaşım gösteriyoruz. Özellikle son yıllarda artış gösteren şiddet olaylarına ve gasp çeteleri, sokak çocukları problemine yaklaşımlarda herkeste tekil yaklaşımların oluştuğu ve genellikle o andaki olaya sadece vurgu yapıldığı dikkati çekmektedir.
Halbuki tüm konularda yaklaşımın bütüncüllüğü çok önemlidir. Özellikle çocuk gibi çok boyutlu ve tüm problemlerin kökünü verdiği bir dönemde çocuk olgusuna yaklaşımda bütüncül bir yaklaşım çok önemlidir.
Çocuk Vakfının girişimiyle Başbakana açık mektup olarak yazılan ve akademisyenler ile çocuk konusunda çalışan sivil toplum çalışanlarının imzasıyla yollana mektupta da bu konuya vurgu yapılarak Başbakana çağrıda bulunulmuştur.
Girişte de belirtildiği gibi durum ve ülkenin tablosu bunun gerekliliğini açıkca ortaya koymaktadır. Mektup aşağıdaki gibidir:
“Türkiye’de ailenin sosyo-kültürel yapısı hızlı bir çözülme içindedir. Değer üretiminde kriz durumu gün geçtikçe ağırlaşmaktadır. 15 milyon 100 bini aşkın hane halkının yüzde 21’inin yoksul, 1 milyon insanın yoksulluk sınırının altında yaşadığı, genel nüfusun yüzde 10’unun işsiz ve sosyal güvenceden yoksun birey sayısında artışın devam ettiği dikkate alınırsa, Türkiye, ülke ölçekli aile politikalarının geliştirilmesi ve uygulanmasında öncelikli bir ülke durumundadır. Yoksullukla ilgili kök sorunlar çözülmedikçe güç koşullardaki bireylerin sorunları sarmala dönüşmeye devam edecektir. Hükümete önerimiz, icracı ve etkin koordinasyon yapabilen Aile, Çocuk ve Gençlik Bakanlığı’nın kurulmasıdır.”
Kurulması önerilen Aile, Çocuk ve Gençlik Bakanlığı’nın amacı ve işlevi ise şöyle belirlendi:
“60.Cumhuriyet Hükümeti için öngörülen Bakanlıkların yeniden yapılandırılması çalışmalarını destekliyoruz. Türkiye’de ağırlaşan sosyal sorunların aile odaklı çocuk merkezli çözümüne katkı verilmesi amacıyla Aile, Çocuk ve Gençlik Bakanlığı’nın kurulmasını şu gerekçelere dayalı olarak öneriyoruz: Aile ve Çocuk Bakanlığı, ülke ölçekli sosyal politikaların hazırlanması, standartlarının belirlenmesi, koordinasyonu, icrası ve izlenmesini gerçekleştirmek amacıyla kurulmalıdır.
Aile, Çocuk ve Gençlik Bakanlığı’nın kurulması, stratejik açıdan bütün kamu kuruluşlarının aileye yönelik hizmetlerinin etkin biçimde gerçekleştirilmesi ve sürdürülmesi, 60. Cumhuriyet Hükümeti’nin sosyal politikalara verdiği önemin kanıtı olacaktır. Aile ve Çocuk Bakanlığı’nın kurulması ile, bir yandan ilgili kurumlar (Aile ve Sosyal İşler Genel Müdürlüğü, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü, Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı, Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı) arasında etkin iş birliği olanağı doğacak; diğer yandan ise aileye ve aile ihtiyaçlarına karşı doğrudan hizmet üretmez gözüken bakanlık ve kamu kurumları arasında koordinasyon sağlanacaktır. Gün geçtikçe artan gençlik sorunları dikkate alındığında, kurulacak bakanlığın Aile, Çocuk ve Gençlik Bakanlığı başlığı altında kurulması daha isabetli olacaktır.
Sosyal politikaların ülke ölçekli yapılandırılması ve modeli için yeni yasal düzenlemenin yapılması ise gerekli ve zorunludur. Yeni model çalışması ile merkezde toplanmış yetkilerin yerel idarelere devri de kaçınılmazdır. Modelin amaç ve işlevi hizmetin etkin ve aracısız gerçekleşmesi olmalıdır.
Bakanlık, ülke ölçekli stratejileri hazırlayan, standartları belirleyen, izleme yapan, denetleyen bir yapıda kurulmalıdır. Bakanlığın yerel teşkilatlanması İl Özel İdare ve Yerel Yönetimler üzerinden yapılanmalıdır. Aile, çocuk, gençlik, kadın, özürlü ve güç koşullardaki bütün bireylere yönelik toplumsal politikalar üretecek, aile ve çocukla ilgili bütün konularda görüş bildirecek, toplum ve aile geleneğimizi güçlendirecek bir bakanlığın kurulması Cumhuriyet döneminin en köklü atılımlarından biri olacaktır.”
Bu konuda ise grup sözcülüğü yürüten Mustafa Ruhi Şirin şu açıklamayı yapmaktadır; “Türkiye’de aile odaklı çocuk merkezli sosyal politikaların başarıya ulaşabilmesi, ailenin bütün bireylerine yönelik koruyucu, destekleyici ve geliştirici yaklaşımların uygulanmasıyla başarıya ulaşabilir. Ekonomik gelişme ve büyümeye paralel sosyal değer üretimi sağlanmadıkça, aile ve çocuk politikalarının başarıya ulaşma olanağı yoktur. Güç koşullardaki aile bireylerine hizmet verecek, ülke ölçekli toplumsal aile ve çocuk programı hazırlayacak ve etkin koordinasyonu sağlayacak, icracı niteliği önde olan Aile ve Çocuk Bakanlığı’nın kurulmasını öneriyoruz.”
Bu önerinin ciddiye alınması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü, eğer sadece bir politikacı yaklaşımıyla topluma o konuda bir şeyler yapıyor görünme yaklaşımı söz konusu değilse, o zaman şu andaki yaklaşım ve çalışmaların problemi çözemeyeceği açıktır. O yüzden de farklı yaklaşımlara ihtiyaç vardır. Sokak çocukları ve çocuk istismarı konusunda Mecliste girişimlerde bulunulmuş olması bir nebze de olsa sanki Başbakanın daha duyarlı olabileceği duygusunu bende uyandırdığı için bu çağrıyı ciddiye alacağını düşünüyorum. Çünkü, eğer Başbakan gerçekten samimiyse, o zaman bu yapı ve yaklaşımla çözümlerin oluşmadığını görmektedir. Birincil öncelik çocuk bakanlığının kurulmasıdır.
Bu konuda Başbakanın bir an önce bir yanıt vereceği umudumu hala koruyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder