Sayfalar


ULUSAL İLETİŞİM AĞI

11 Eylül 2010 Cumartesi

Savaşta Ölen Çocuklar

12 Ocak 2009

Savaşta çocuklar ölüyorsa, burada kimlik önemini kaybediyor. İlk başlığı Filistinli çocuklar diye atmıştım. Sonra düşündüm ki eğer bu çocuklar İsrailli Yahudi çocuklar da olsaydı, yazacaklarım değişmeyecekti. O zaman başlığımın da Filistinli, Kürt, Müslüman, Yahudi ya da İsrailli değil sadece savaşta ölen çocuklar olması gerek diye düşündüm ve başlık da böyle oldu.

Çocukların sahipsiz oldukları ve her zaman başlarına kötü bir şey geldiğinde faturasını ödemek zorunda kaldığını biliyoruz. Bunu söylerken çocukların kaçırılmaları, sömürülmeleri, şiddete maruz kalmaları ve tüm olumsuzluklardan etkilenmelerini sayabiliriz. 

Ancak, çocukların etkilenme boyutunda en büyük zararı da savaşlarda gördüklerini bir gerçek. Ülkeler arası sözleşmelerde, uluslar arası sözleşmelerin hepsinde savaşta çocukların korunması ilk madde olarak yer alırken bunun ne denli uygulandığını görebiliyoruz.   

Bugün yaşanan ve çok yakınımızda gerçekleştiği için de her anını hissettiğimiz savaşta acımasızca çocukların da hedef olduğunu görmek insanın içini acıtıyor. Artık o denli acımasız ve gözü dönmüş bir savaş ortamı oluşmuş ki bir tane savaşçıyı yakalamak veya öldürmek için o ortamda çocuk var ya da yok, hedef için bir kriter kabul edilmiyor.

Bunun sonucu da öldürülenlerin yarısından çoğunun çocuk olduğu bilançosu karşımıza çıktı. En uç noktayı da hastaneye sığınan çocukların öldürüldüğü haberinin ajansa düştüğü zaman yaşadık. Bu noktada artık söylenebilecek bir şey de kalmadı. Çünkü çocuk olmanın hiçbir önemi olmadığını bir kez daha anladık.

Çocukların zarar gördüğü her durum çok iç acıtıyor. Çünkü çocukların siyaset üstü olması, çatışma dışı kalması çocuk olmanın en önemli ayrıcalığı. Bu ayrıcalığı diğer konularda yaşamadığında olanaksızlıktan veya yetersiz koşullardan bahsederek rasyonalize ediyoruz. Ama savaşta hedef olmamaları için hiçbir şey yapmayan ve çocuk olmaya karşı kayıtsızlığı görünce kanınız donuyor. Bugün Filistinli çocukları tartışıyoruz. Yarın da İsrailli çocukları, Afrika’daki çocukları ve diğer çocukları tartışacağız. Milliyetin ya da dinin hiçbir önemi yok. Onlar çocuk oldukları için korunmayı hak ediyorlar. O ayrıcalıkları var. Tarihte buna dikkat edilen birçok çatışma var. Ama ne yazık ki zaman ilerledikçe, modernleşme diye adlandırdığımız ortamda bu çocukların umursanmadığını görüyoruz.

Dramatik boyutun sadece çocukların ölmesiyle sınırlı kalmadığını da ekleyelim.  Hastanede çalışan bir doktorun aktardığından aldığımız bilgiden; doğumların bombaların etkisiyle erken olduğunu ve prematüre doğumların da yaşama şanslarının çok az olduğunu öğreniyoruz. Ayrıca sürekli bombalama ve silahlardan dolayı hiçbir çocuğun ruhsal dengesinin kalmadığını ölümle bu kadar iç içe yaşamanın olumsuzluklarının tümünü yaşandığı belirtiliyor. Bunların da yaşananların sadece aktarılan ve duyulan kısmı olduğunu eklemek gerekiyor.

2009 yılında çocuklar için bunları tartıştığımıza inanamıyorum diyeceğim ama herkesin kanıksadığı bir ortamda kim bana inanacak bilemiyorum. Taksim’de seyyar satıcılık yapan bir adamı çocuğunun yanında tartakladığı için polise tepki duyan benim, burada söyleyecek lafımın kalmadığını söylemekten başka diyecek bir şeyim yok.

Ne diyeyim ki? 

Hiç yorum yok: