Çocuk Hakları Sözleşmesine göre çocukların dört temel prensip doğrultusunda haklarının yaşama geçirilmesi önem taşımaktadır. Çocukların geliştirilmesi, korunması, yaşatılması ve katılımı bu temel hakları oluşturmaktadır. Bu haklardan geliştirilmenin eğitimle, yaşatılmanın sağlıkla, korunmanın istismar ve şiddetin önlenmesi ile katılımın da çocuğun demokratik haklarını kullanabileceği ortamın yaratılması ile mümkün olacağı anlaşılmaktadır.
Bu doğrultuda baktığımızda çocuklar için yapılabileceklerin bir çerçeve içerisinde değerlendirilmesi ve mutlaka bir eylem planının hazırlanması gerekmektedir. Çocukla ilgili konularda yapılabileceklerin çok yönlü ve farklı alanları kapsadığı bir gerçektir. Çocuk bir bütün içerisinde değerlendirildiğinde ancak doğru bir yaklaşım yapılabilecektir.
Bunun yapılabilmesinin çeşitli aşamaları bulunmaktadır. Bunların başında, yürürlükte olan yasaların Çocuk Hakları Sözleşmesinin prensipleri doğrultusunda düzenlemesi ve uyum yasalarının çıkarılması gerekmektedir. Her ne kadar Avrupa Birliği’ne geçiş sürecinde bununla ilgili çıkarılan kanunlar bu konuda olumlu bir gidişi sağladıysa da aslında daha yapılması gereken birçok farklı alanın bulunduğunu unutmamak gerekmektedir.
Yasalar öncelikli konumuzdur ancak, yeterli değildir. Yasalar olmadan bir şeyi yapabilmek ve sürdürebilmek mümkün olmamasına karşın bu noktaya ulaşabilmenin de ilk aşaması bu konuya sahip çıkacak toplulukların ve toplumun bizzat kendisinin konuya müdahil olmasıdır. Yani toplumu oluşturan her birey çocuk haklarının yaşama geçirilmesi için bir şeyler yapma konusunda kendini sorumlu hissetmelidir. Bunu yapabilmenin ilk adımının da konuyu bilmek, çocuk hakları dendiğinde nelerden bahsedildiğini bilmek olduğunu söylemeliyiz. Bunu yapmadan bir farkındalık ve buna bağlı duyarlılık oluşturabilmek mümkün değildir.
Demek ki bu konuda yapılabileceklerin başında tam da zamanı olduğundan seçimler sürecinde çocuk haklarından konuşmak ve gündeme gelmesini sağlamak gelmektedir.
Geçtiğimiz dönemde bir proje kapsamında Meclis’te 100 milletvekili ile sokak çocukları, çocuk pornografisi ve istismarı konusunda yüz yüze görüşmeler yaptık. Bu görüşmeler milletvekillerinin konu hakkında bilgilenmelerini sağladığı gibi Meclis’e konuyla ilgili taşınan tasarılarda milletvekillerinin sahiplenici ve eylem yapıcı konuma gelmelerini sağladı.
İlginç bir şekilde siyasetin kötü ve tu-kaka bir şey olduğu duygumuzu belki de şu anda uygulayıcılarından dolayı bir görüş olarak yaşamaktayız. Ama unutmamak gerekiyor ki yapabileceklerimizin yolu da siyasetten geçiyor. O yüzden mutlaka çocuk konusunda olumlu bir şeyler olmasını istiyorsak siyasetin bu konudaki temel araç olduğunu da unutmamak gerekiyor. Bugünler siyasi partilerin mutlaka bu konulara programlarında yer vermelerini sağlama ve onlara bu konuda her türlü desteği verme zamanıdır.
Siyaseten çocuk konularına, programlarında yer vermeyen ve bu konuya duyarlılık göstermeyen siyasi partilere oy vermemek de ilk yapabileceklerimizden birisidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder