Bizim teknolojiyle barışık bir toplum olmadığımızı, geçen 6 kişinin ölümüyle sonuçlanan helikopter kazası bir kez daha göstermiş bulunmakta. Herkesi üzen bu kazanın oluş biçiminden çok olduktan sonra yaşananların kanı dondurduğunu da görüyoruz. Neden yazıya buradan başladım? Çünkü çocukların zor durumda kaldığı olaylarda da aynı şeyler yaşanıyor.
Çocukların kendilerini en zorda hissettiği durumların başında ne geliyor? İstismar. Dayağından tacizine, ensestten pornografiye kadar istismarın cinsel olanını başa koyarak tüm boyutları çocuğun kendini en zor durumda hissettiği durumlardır.
Dünyada bu soruna çözüm bulma aşamasına gelmiş olan ve çözümler üretmiş ülkelere baktığımızda ilk gördüğümüz nedir? Sistem çalıştırılmış.
Nasıl çalıştırılmış? Multi-disipliner bir yaklaşımla işbirliğine gidilmiş ve farklı aşamalarında saat gibi çalışan bir sistem kurulmuş.
Bu sistemin ilk ve en etkin halkası hangisi? Alo imdat hatları. Telefonlar.
Dün de helikopter kazasının yüz karası olan telefon hatları.
Helikopter dağ başında düşmüş. Yaralısınız ve telefonunuz çalışıyor. Acil yardım hattını arıyorsunuz. Telefonun diğer ucunda size yardım etmesi gereken kişi bu konuda eğitilmediği için el yordamıyla, içgüdüsel olarak ne yapmanız gerektiğini söylüyor. Bu arada telefon şarjını da, yaralıya telefonu kapattırmayarak bitiriyor.
Sonra ne oluyor? Kişiyi bulabilmek için en önemli veri olan telefon sinyalleri onların bulunamama sebebi oluyor. Çünkü yanlış yerde aramalar veya sinyalin saptanamaması gibi ikisi de biribirinden kötü senaryolar anlatılıyor. Hangisi doğru şu anda bilinmiyor.
Ayni durum çocuklar için de geçerli. 183 diye bir telefon numarası var. Türkiye’nin her tarafından arandığında hemen çocuğa yerdım etmesi gereken bir hat. Burada telefonun ucunda oturan görevli kişinin bilmesi gerekiyor ki arayan çocuğun belki de tek şansı bu numarayı aradığı kısacık süre.
Peki burada görevli olan ne yapmalı? Önce çocuğu rahatlatmalı, güvenini kazanıp konuşmasını sağlamalı. Çünkü çoğu olayda çocuğun tereddütle telefonu açtığını biliyoruz. Sonra çocuktan bilgi alabilmeli ve ikinci aşamaya geçebilmeli.
İkinci aşama nedir? İkinci aşama, ülkemizde en çok aksayan bölge. Çünkü işbirliğine açık değiliz ve birlikte çalışmayı sevmiyoruz. Burada olayı ya sosyal hizmetler ya da çocuk polisi ele almalı ve çok hızlı operasyon yapmalı. Ama dediğim gibi SHÇEK çocuk polisiyle işbirliği yapmak istemiyor. Çocuk polisi ise STKlarla işbirliğine yanaşmak istemiyor. Herkes kendi gemisinin kaptanı olarak burnunun doğrusuna gitmek istiyor.
Şu anki durum nedir? Şu anda 7/24 nöbette olan bir SHÇEK ekibi var ama nedense bu acil numarasının bir etkinliği yok. Arayan yok. Aranması için bir kampanya yok. Numaranın duyurulması için bir hareket yok. Ayrıca başvuran olgulara neler yapıldığına dair kamuoyu ile bir paylaşım da yok.
183 nerelerde etkin? Kağıt üstünde bütün Türkiey’de ama pratikte dediğim gibi bilemiyoruz. Vatandaş da bu numarayı arayıp gördüğü olayları ihbar etmiyor. Çocuklar ise zaten bu numarayı daha bilmiyor bile. Yani en çok bilmesi gereken çocuklar bunu bilmiyor.
Neden çocukların bu numarayı ezberlemesi gerekiyor? Bunun nedeni için tek bir rakam vermek istiyorum. Şu anda Adli Tıp Kurumunda çocuk tacizleri konusunda gelen başvuruların sayısal olarak karşılığı 2500. Bu dosyaların nasıl bakıldığı ve kimlerin bu raporlara imza attığını geçerek her dosyaya ayrılan süre sadece 45 dakika. Bu arada randevuların 2010 yılına kadar sarkmış olduğunu da belirtelim. Neden üniversitelere bu dosyaların yollanmadığını mahkemelere sormak opsiyonunu şimdi kullanmayarak, görünen bu tablodan çıkan duruma göz atalım.
Çok vahim bir durumla karşı karşıyayız. Çocuklar imdat diyor. Bu da aysbergin sadece görünen yüzü ve ucu. Görünmeyenler yani başvuramayanlar ise çok çok daha fazla. Bu denli vahim bir tablo varken başta çocuktan sorumlu develt bakanı Nimet Çubukçu olmak üzere tüm yetkililere soruyorum;
Biz her şeyi çok güzel yapıyoruz demek yeterli oluyor mu?
Kurumlarda probleme yönelik uzmanlaşmaya ne zaman geçilecek?
Problemi yaşayan çocuklara ne zaman ulaşılacak?
Alo imdat hatlarının etkinliğini tüm ülke geneline nasıl yayacaksınız?
Bu soruları duyunca sadece siyasetçi kimliklerini hatırlayıp cevaplarının böyle tatminkar bir şey olamayacağını ben de biliyorum ama ülke benim ülkem, çocuklar bizim çocuklarımız. Bana ne diyemiyorum. Ama zaman geçiyor. En çok da çocuklar için geçiyor.
Yazık.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder