Sayfalar


ULUSAL İLETİŞİM AĞI

9 Eylül 2010 Perşembe

Çocuk Yuvalarında Neler Oluyor?

22 Ocak 2007

Son dönemde Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumunun fonksiyonları tartışılırken buna burada kalan çocukların fuhuş sektörüne sürüklenmeleri de eklendi. Uzun zamandan beri dedikoduları duyulan bu konuyu ilk defa hem de iktidar partisinin bir milletvekili Turhan Çömez dile getirdi. Buna karşılık çocuk ve kadından sorumlu devlet bakanı konuya sadece polemik konusu gibi yaklaşarak bu konuyla ilgili olarak çocukların üzerinden cevap vermeye çalıştı.
Bu konuda suçsuz olan ve hiçbir sorumluluğu olmayan çocukların resimleri ile isimleri gazetede yer alırken konunun ana uzmanları olan Sosyal Hizmetlerin hiçbir yetkilisinin ağzından açıklama gelmemesi ilgi çekiciydi. Konuyla ilgili sadece bir politikacı doğal olarak sadece bu açıdan ve bu uslupla konuya yaklaşarak bize açıklama getirmeyen söylemlerde bulundu.
Peki gerçek durum nedir? Asıl tartışılması gereken budur. Bu açıdan baktığımızda yurtlarda yıllardan beri düzeltilmeyen ve bu konuda büyük problemlere yol açan bir sorunun altını çizelim. Dünyanın artık hiçbir yerinde çocuk koruma merkezlerine tüm çocuklar birlikte yerleştirilmiyor. Yani yoksulluktan evini bırakan çocukla, istismara maruz kaldığı için velayet hakkı alınan çocuk birlikte kalmıyorlar. Sokakta yaşayan ve sokakta uyuşturucu ile fuhuşa sürüklenmiş çocuklarımız da saydığım nedenlerle getirilen çocuklarla birlikte kalmıyorlar.
Tabloya baktığımızda suça itilen çocuklarla, istismara maruz kalan ve yoksulluktan dolayı burada kalan tüm çocukların bir arada kalması bir çok problemi de birlikte getirmektedir. Öncelikle sokaktan gelen çocuğun yaşama bakışındaki farklılık –büyümüş de küçülmüş olmak – diğer çocukları olumsuz  etkilemektedir. Sokakla çocuğun bağlantısını kesebilmek, sokaktan gelen çocuklardaki en büyük problemdir. Çünkü sokaktaki organize çeteler için bu çocuklar en önemli hazinedir. Bu çocuklar üzerinden para kazandıkları için her türlü yolu kullanarak bu çocuklarla ilişkiyi sürdürmeye çalışırlar. En büyük yardımcılar alıştırılmış oldukları uyuşturucu vaadi ile para vermektir. Yanlarında da kurumda kalan diğer çocukları getirmeleri için ikna etmeye çalışma da bu konuda çalışanların sıklıkla karşılaştıkları konudur.
Bu yüzden de diğer nedenlerle gelen çocukların bir arada tutulması büyük problemdir. İkinci problem ise aileleri olmadığından bu çocuklara ulaşabilmenin daha kolay hedef olduğunu düşünen çetelerin bir çok yolu kullanarak bu çocuklara ulaşmalarıdır. İkna etmek, kandırmak gibi çocuklara ulaşılabilecek yolların kullanıldığı durumlarda başarılı olmaları oranının çok da az olmadığını belirtmek gerekmektedir. Bunlara kurumda olması gereken ilgi, destek ve rehabilitasyon ile koruma hizmetlerinin bir çok nedene bağlı olarak yeterli düzeyde olmaması bu durumu kolaylaştırmaktadır.
Tüm bu boyutları dile getirmeden sadece ilgili bakan sıfatıyla polemik konuşması yapılması kamuoyunun bu konuda net ve açık fikir sahibi olmasını engellemektedir.
Zaten S.H.Ç.E.K. yuvalarının kapılarının çok sıkı bir şekilde kapalı tutulması, bu konuda çalışan sivil toplum kuruluşlarına, akademisyenlere, ilgili meslek sahiplerine ve vatandaşa kapalı olması da şeffaflığın olmadığı bir ortamda her türlü polemiği gündeme getirmektedir.
Tüm bu toz dumana rağmen büyük tehdit oluşturan sokaktaki çetelerin hedef olarak bu kurumdaki çocukları seçmesi sahada çalışan herkesin bildiği bir gerçek iken  ilgili bakanın tek yaptığı bu konuda çabalayan, olumlu bir şeyler yapma gayretindeki bir milletvekilini suçlamasıdır.
Olan yine çocuklara olmaktadır. Çocuklar afişe olmakta, kamuoyunun bu kurumlara olan güvensizliği pekişmektedir. Kurumlar kalıcı, kişiler gidici. Ama kişilerin verdiği zarar kurumları da yıpratmakta.
Kurumlarımızı şeffaf bir düzeye getirmek, hizmet ve çalışmalarda akademik ve sivil toplumdan yardım almanın zamanı ne zaman gelecek? Gerçekten tüm kurumlar prestijini sıfırladığında ve hizmette tükendiğinde mi bunlar yapılacak? Merak ediyorum. Bu konuda çalışan meslek elemanlarının özellikle sosyal hizmet uzmanlarının benimle paylaştıkları kaygılarını da bildiğimden artık bir şeyler yapma zamanının geldiğini hatta geçtiğini görüyorum.
Özellikle de Turan Çömez’e olan tepkileri görünce ümidimin çok azaldığını da belirtmem gerekiyor.

Hiç yorum yok: