Sembolik yaklaşımların ifade ettiği değerleri kirletmeyi marifet sayıyoruz. Bu herhalde akıllılık ve çalışkanlıktan ziyade kurnazlığın daha çok prim yapan ve işe yaradığı bir toplumda yaşıyor olmamızdan kaynaklanıyor diye düşünüyorum.
23 Nisan’da yıllardan beri geleneksel olarak o güne özgü çocukların yönetici makamlarına oturarak çocuk görüşünü ifade etmeleri ve kısa süreli yöneticilik yapmaları adet olmuştur. Bu güzel bir gelenektir çünkü bu kısa sürede de olsa çocuk görüşünü duyabilmek ve günün çıkarcı ve sığ yaklaşımlarından farklı bir şeyler duyabilme şansını elde edersiniz.
Yıllar içinde o günlerde çocukların görüşleri gerçekten anlamlı ve kısa da olsa bizi düşündüren cümlelerini duyduğumuz anlar olarak tarihe geçmiştir. Hatta yaklaşık 5 ya da 6 yıl önce yapılan organizasyonlarla kurulan her ilde çocuk meclisi yaklaşımları olayın organize olmasını sağlamıştır. Böylelikle kurulan çocuk meclisleri çok daha uzun süre çalışmakta, bölgesine özgü problemleri dile getiren bir çalışılmış metinle 23 Nisan günü mecliste konuşabilmektedir.
Çocuk Hakları Sözleşmesinin ilk maddesi 0-18 yaşları arasındaki herkes çocuktur demektedir. Bu da şu anlama gelmektedir ki çocuklarla ilgili yapılan her şey 18 yaşından küçük çocuklara yönelik ve onlarla yapılmalıdır.
Ama geçen sene 23 Nisan’ın en tipik toplantısı olan meclis başkanlığına bir çocuğun oturması sırasında orada o, o koltukta bıyıkları terlemiş kocaman bir erkek çocuğunu; erkek çocuğu diyorum ama sözün gelişi gencini gördük. Oraya oturan bu delikanlı yaptığı konuşmada sadece imam hatiplilere yapılan ayrımcılıktan ve dinine olan bağlılığından bahsetti.
Bu durum tepkilere yol açtı. Çünkü bu toplantılarda yılda bir kez de olsa çocuğun haklarından ve yaşadığı sorunların kamuoyu ile paylaşılması hedefleniyordu. Ama bunun yerine imam hatip problemi konuşulmuştu. Burada Meclis Başkanının bu yıl da yinelediği neden bilmiyorum size inandırıcı geliyor mu ama bana hiç inandırıcı gelmiyor. Bu toplantıların öğrenci toplantısı olduğunu, o yüzden oraya çıkacak kişinin 18 yaşından küçük olması gerekmediğini söylüyordu.
Her fırsatı ben kendi inançlarımı ve hedeflerimi gerçekleştirmek için kullanırım diyenlerdenseniz buraya kadar anlattığım olayların normal olduğunu düşünebilirsiniz. Ama sadece yılda bir gün çocuklara dikkatlerin toplandığı bir günde amacı ne olursa olsun bunu saptırmanın sonuçta sadece çocuklara zarar verdiğini görmemek için ya kör olmak gerekiyor ya da çocuk kavramının hiçbir şey ifade etmiyor olması lazım.
Bu yıl ise baştan herkese 21 yaşında imam hatipli bir öğrencinin 23 Nisan günü meclis başkanlığına oturacağı ve oturum yöneterek, konuşma yapacağı ilan edildi. Bugünden geçen yıl söylenen sebep dile getirilerek bu toplantının çocuk değil öğrenci toplantısı olduğu söylenerek herkes kendince “ne varmış ki“ moduna geçti. Ama görmüyorlar ya da umursamıyorlar ki 23 Nisan toplantılarına siyaset karıştırarak bunu öldürüyorlar. Çocuğu siyaset üstü tutamadığınızda kirliliğin önlenmesi mümkün olmaz. Çocuk Hakları Koalisyonunda farklı şekillerde bunun yaşandığını görmüş birisi olarak siyasetin getirdiği kirliliğin çocuklara ve onların sorunlarına getirdiği zararların yararlarına göre çok daha fazla olduğunu tekrarlamak istiyorum.
Ama ülkenin iki numaralı makamında oturan bunu yapıyorsa sivil toplum kuruluşundaki birkaç genç böyle bir şey yapmış çok şaşırmamak gerek diye düşünüyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder