Sayfalar


ULUSAL İLETİŞİM AĞI

9 Eylül 2010 Perşembe

23 Nisanlar

23 Nisan 2007

Bugün 23 Nisan, Ulusal Egemenlik ve Çocuk bayramı. Her yıl Meclis’te çocukların sembolik olarak iki saatliğine makamlara oturup ülkeyi yönetmesi ve temsili yönetimlerinin ilk faaliyeti olarak başta kendilerini ilgilendiren konular hakkında demeçlerini sunmaları adettendir. Ancak, bu yıl çocukları dinleyemeyeceğiz. Neden mi? Çünkü Meclis Başkanı geçen yıl ilk kez bu toplantıların anlamını bozan bir şey yaptı. 21 yaşında bıyıkları çıkmış bir genci Meclis Başkanı koltuğuna oturttu. İlk duyuşta anlamsız gelen bu hareketin nedeni ise imam hatipli olan bu - çocuk diyemeyeceğim - gencin, imam-hatip sorunlarını Meclis Başkanlığı koltuğundan anlatması. Belki lafımız daha çok dinlenir diye düşündüğünden kendisi için anlamı olmadığı anlaşılan geleneksel “Çocuklar Meclis’te” etkinliğini katletti.
Bu davranış o kadar çok tepki topladı ki, bu yıl, Meclis Başkanı geçen yılki davranışını yineleyerek 20 yaşında bir başka imam hatipli genci konuşturmak ve Meclis Başkanlığı koltuğuna oturtmak istedi. Ama bu sefer tepkiler ve artık bilemediğimiz bir başka nedenden dolayı bu düzenlemeyi iptal etti. Böylelikle yılların geleneği siyasete bulaştırılıp sonra da yok edildi.
Atatürk 23 Nisan 1920’de çocukların haklarının bilincinde olarak, onlara haklarının simgesi olan Bayram’ı hediye etti. Birleşmiş Milletler ise bundan 69 yıl sonra Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’yi imzaya açabildi. 23 Nisan’ı, çocukların hakları üzerine düşünmemiz gereken bir gün olarak düşünüyorum. Çocuklarımız Bayram’ın keyfine varırken, toplum tüm yetişkin yurttaşlarıyla, kamu kurum ve kuruluşlarıyla, özel sektörüyle, serbest çalışan uzmanlarıyla ve sivil toplum kuruluşlarıyla çocuklarımız haklarından ne kadar faydalanabiliyor, neler yapılması gereklidir diye kafa yoruyor olmalı.
Avrupa Birliği’nin kapısını zorlamakta olan Türkiye’de çocukların korunma, yaşama, gelişme ve katılım hakları açısından tablo pek de parlak görülmüyor maalesef. Çocukların yüksek yararı için olması gereken koşulların ülkemizde hala oluşmamış olduğunu söyleyebiliriz.
Çocuk istismar ve ihmalinin önlenmesine yönelik sağlıklı sosyal politikaların oluşturulması için resmi makamlar durum tespiti yapmalı, eksiklikler ve sorunlar belirlenmelidir.
Türkiye’nin en büyük problemi bir çocuk politikası geliştirmemiş olması sadece günlük tedbirlerle durumu idare etmeye çalışmasıdır. Çocuk politikasının acilen yapılandırılarak en azından kısa ve orta dönemli stratejilerin oluşturulması gerekmektedir. Günümüzde Devlet’in bir çocuk politikasının olmaması en büyük handikaplardan birisi olarak dikkati çekmektedir. 
Sağlıklı çocuk politikasının üretilmesine katkı sağlamasını dileyerek kaleme aldığım 23 NİSAN: COCUK HAKLARI ve TÜRKİYE durum tespiti serbest yazıma 0-18.org sayfamızın Raporlar sekmesinden ulaşabilirsiniz.
Bir 23 Nisan (2007) gününde daha, hala çocuklarımızın haklarının Türkiye’de yaşama geçmemiş olduğu görülmektedir. Gelecekte çocuğun birey olarak kabul edildiği şeffaf bir ortamda buluşma dileğiyle.

Hiç yorum yok: