Sayfalar


ULUSAL İLETİŞİM AĞI

9 Eylül 2010 Perşembe

Türkiye Çocuk Politikasını Oluşturmak İçin Artık Beklememeli

04 Haziran 2007

Çocuklar için ne yapıyoruz sorusunu soracağınız herkes birçok şeyi nefes almadan sıralayacaktır. Ama aklındaki hep kendi çocuğudur. Böyle olunca da çocuklarımız sözcüğü hep havada kalan bir sözcük olmaktadır.  
Hiç kimse kendi çocuğu dışındaki çocuklar için birşeyler yapmayı önceliği olarak değerlendirmemektedir. Bu önceliği değerlendirmeyenler sayıldığında ilk sırada da siyaset yapanlar gelmektedir. Siyaset yapanlar bu konudan o kadar uzaktırlar ki iktidara gelindiğinde yaptıkları sadece kadın ve çocuktan sorumlu devlet bakanını atayıp sonra da ondan bir şeyler yapmasını beklemekle sınırlı kalır. Ondan sonra devlet adına yapılanlar çocuk için yapılanların tamamını oluşturur.
Bu ülkenin çocuk politikası 2007’de hala oluşturulmamış ve üzerinde tartışılmamıştır. Çocuk politikası  sadece günlük yapılanlarla sınırlı kalmış ve herkes de bu duruma rıza göstermiştir. Sokak çocukları göz önüne alındığında gündem bununla sınırlı kalmış, kuş gribi salgını olduğunda da sadece gündeme sağlık sorunları gelmiştir.
Bu durumda sağlık ayrı yaklaşımlar göstermiş, sosyal hizmetler kendi başına çalışmış, eğitimciler birşeyler yaptığında bunu kimseye danışma gereğini duymamıştır. Herkes bildiğini okumuştur.
Günlük yaşayan, balık hafızasına sahip bir toplumda her şey çabucak unutulduğundan kimsenin aklına yaşananlar ve sonuçları gelmemektedir. Bugün korunmaya muhtaç çocuklar konusunda girdiğimiz çıkmaz, sonuç olarak kahramanlarının çocuklar olduğu yıllık 4 milyar dolarlık bir kazancın elde edildiği, suç sektörünün ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bunları tartışamayan, konuşamayan ve hiçbir alternatif üretemeyen bir toplum olarak sadece hayıflanmakla tepkimizi gösteriyoruz. Halbuki SHÇEK’deki kadrolaşmanın, imam hatiplilerin doldurulduğu kadrolarla yapılan çalışmaların yetersizliğinin sonuçlarını ve sokakta polislerin yetersizliğinin çocukların suç çetelerinde çok aktif olarak yer almalarını sağladığı gibi sonuçları belki de bu konudaki birinci sorumlu olan Devlet Bakanı bile farkında değildir.
Milli Eğitimdeki kadrolaşmayla kısa dönemli kazançlar elde ettiğini düşünen siyasi kadrolar kayıplarının farkında bile olamayacak kadar kötü durumdalar.
Peki neden? Çünkü bütüncül olan bir çocuk bakış açısına sahip değiliz. Çocukla ilgili herkes sadece kendi baktığı yerden konuya yaklaşıyor. Kendisini sadece o konuda yapması gerekenleri yapmakla yükümlü sayıyor.
Sonuçta çocuk kaybediyor. Türkiye yıllardır çocuk konusunda makyajlarla bir şeyler yapıyor gözükse de radikal olarak çocuk konusunda yerinde sayıyor. Biz de çocuk savunuculuğunda sınıfta kalıyoruz. Çocuk politikası oluşturamadığımız her gün çocuklarımızı kaybediyoruz.
Seçimler bir fırsat. Çocuk politikası oluşturmak için bir fırsat ve bunu da siyasi partilere dikte ettirmek  için en iyi zaman.
Siyasi partiler programlarında çocuklar için yer ayırmalıdır. 

Hiç yorum yok: