Sayfalar


ULUSAL İLETİŞİM AĞI

12 Eylül 2010 Pazar

Duygusal Cezalar

01 Mart 2010

Çocuk Hakları Sözleşmesi ile gündeme gelen en önemli konuların başında çocuğun eğitimi ve yetiştirilmesi için nasıl bir sistem kullanacağız meselesi geliyor. Bunun en önemli nedenini ise yüzyıllardır ‘normal’ kabul edilen dayağın, fiziksel şiddete karşı konulabilmesinden kaynaklandığını görmekteyiz.

Ancak buna karşın gelişen yöntemin de çocuğa zarar verebildiğini görüyoruz. Bir çok yerde duygusal şiddete başvuran erişkinlerin, ‘işte dövmüyoruz daha ne olsun’ dediklerini ama buna karşın duygusal şiddetin de fiziksel şiddet kadar travmatik olduğunu görüyoruz.  

Bazen çocuğun istenmeyen davranışları, dayak atmadan sözle hor görmek, sevgiyi esirgemek, azarlamak, korkutmak, tehdit etmek, alay etmek, küçümsemek, eleştirmek gibi kırıcı hareketlerle engellenmeye, değiştirilmeye çalışabilir. Bunlar çocuğun gelişimini olumsuz etkileyen duygusal cezalardır. 

En sık karşılaşılan duygusal şiddet davranışlarını görelim;
  • Azarlamak: Örneğin, “Sen ne biçim  bir çocuksun, senden  bıktım.”.
  • Sözle hor görmek: Örneğin, “Haydi oradan aptal sen de!” veya “Geri zekalı mısın?”.
  • Sevgi  göstermemek: Örneğin, “Beni üzersen seni sevmem”.
  • Korkutmak: Örneğin, “Doktora götürür iğne yaptırırım.”.
  • Tehdit etmek: Örneğin, “Akşama babana söylerim görürsün gününü.”, “Karnende kırık not olursa, eve gelme.”.
  • Alay etmek, küçümsemek: Örneğin, “Şişko”, “Koca bebek”.
  • Eleştirmek, suçlamak: Örneğin, “Üstünü başını kirletmeden yemek yiyemezsin.”.
  • Beddua etmek: Örneğin, “Allah cezanı versin”, “Gözün çıksın”, “Elin kırılsın”
  • Küsmek: Örneğin, “ Bir daha bana anne deme, konuşmuyorum.”.
  • Aldırmaz davranmak: Örneğin, Ne halin varsa gör beni hiç ilgilendirmiyor.”
  • Kıyaslamak: Örneğin, “Ablan gibi olamıyorsun bir türlü”, veya “Bak Orhan hiç annesini üzüyor mu?”.

Bu örnekleri çoğaltmak mümkün ancak hepsi de çocukta yıkıcı etkiler yapan yaklaşımlar. Ne gibi etkileri olduğuna baktığımızda ise en üst sırada çocuğun özgüveninin sarsıldığını ve yaralandığını görüyoruz. Diğer taraftan sevgi açısından sıkıntı yaratan bir durum olduğunu da belirtmek gerekmektedir.

Çünkü bu tip olayları yaşayan çocuklar anne-babalarının bu yaklaşımları sonunda sevilmediklerine inanırlar. Bütün bunlar da doğal olarak çocukların iki uç noktada olmalarına neden olur. Bunlar, ya saldırgan olmaları ya da tam tersi ürkek ve çekingen olmalarına neden olur.

Özetle, sadece dayağı gündemden çıkartmış ailelerin çocuklarına yönelik sözel saldırılar ve davranışlarda bulunmaları istismarın devamına neden olur. Bunun sonuçlarının en az dayak kadar yıkıcı olduğunu da yukarıda sıraladığım sonuçlardan gözükmektedir.

Hiç yorum yok: