Sayfalar


ULUSAL İLETİŞİM AĞI

9 Eylül 2010 Perşembe

Bir Haber ve Bir Fotoğaf

29 Ekim 2007



Son günlerdeki bir haber ve bir fotoğraf bana artık toplum olarak aklı selimi kaybettiğimizi düşündürmeye başlattı. Biliyorum, aklı selim Arapça bir deyim ama bugün kullandığımız Türkçe’de ortak akıl veya mantıklı düşünebilme kavramlarının her ikisini içinde barındırdığından bu terimi tercih ettim.

Olgulardan birincisi İzmir’de bir okulda bir hırsızlık olayının ortaya çıkmasından sonra okuldaki  öğrencilerin hepsinin parmak izinin  alınması. Bunu yapan her kimse, çocuğun gelişimi, pedagojik yaklaşım gibi kavramlardan habersiz olduğu çok belli. Ama çevresinde hiç mi kimse yokmuş, ona dur diyecek. Bunu anlamadım. Yoksa gözümüzü o kadar hınç ve öfke bürümüş de o yüzden bunu yapana ne pahasına olursa olsun ödeteceğim düşüncesi geri kalan tüm düşünceleri mi siliyor? Bunu  anlayabilecek kadar detay olmadığından kesin söyleyemiyorum. Ancak yaşananlar artık çoğunluğun gözünün döndüğünün ve mantıklı, soğukkanlı düşünmeyi unuttuğunu gösteriyor. Bence İzmir‘de bu olayın ortaya çıkmasının bir nedeni mantıksız ve haksız uygulamaya karşı çıkabilecek insanların olması. Başka şekilde söyleyecek olursam ülkenin başka bölgelerinde bu tip olayların olmadığını söyleyebilmek çok zor. Ama insanlar susuyor. Karşı çıkmıyor ve yaşananlar kaybolup gidiyor. Bugün ailelerinin 13 yaşında evlendirdiği kız çocuklarından sanki böyle bir problem yokmuş gibi hiç bahsetmiyoruz. Eroin kullanan çocuklar ve onların ölümü sanki bu topraklarda yaşanmıyormuş gibi hiç bu konuda da sesimiz çıkmıyor.

İkincisi ise bir fotoğraf. Bu fotoğraf teröre lanet mitinginde çekilmiş bir resim. Resimde 10-12 yaşlarında bir çocuk asker giysileri içinde yürüyüşte en önde yerini almış yürüyor. Bence yorum yapamayacağım kadar kötü bir resim. Çocukları ne denli haklı olursak olalım öfke ve intikam duygularımıza ortak etmemiz mi gerekiyor?

Bence bu soruları soramayacak kadar gözümüz dönmüş durumda. Güneydoğuda gözü dönmüş teröristler yaş sınırı dinlemeden çoluk-çocuk herkesin eline silahı veriyor ve ölüm makinasına çeviriyor. Kayıplarımızdan içimiz çok acıyor. Bu insanlık dışı davranışın protestosuna ve haklı öfkesine çocuklarımızı ortak etmeyelim. Onların dünyasını korumaya çalışalım. Barış ve huzur içinde yaşasınlar. Bunu sağlayabilirsek o zaman belki de bu çocuklar büyüdüğünde şiddetin daha az olduğu bir dünyada yaşayacağız. Bazen sözcüklerin gerçek olabileceğini düşünerek davranmaya çalışalım. Sözcüklerin ifade ettiği kavramlara yaşam vermeye çalışalım.
Şu son günler gerçekten de sakin olmamı gereken günler. Öfkenin boşaltılması o an için insanı rahatlatır ama bedelini ödemek çok ağır ve uzun zaman alabilir.

Unutmamak gerekiyor.

Hiç yorum yok: