Sayfalar


ULUSAL İLETİŞİM AĞI

9 Eylül 2010 Perşembe

Önce Zarar Verme




Çocukla ilgili yazılanlara baktığımızda çok dinamik ve değişken bir ortamla karşılaşmaktayız. Bu  tablonun içinde olumsuz olanların olumlu olanlara göre daha az olmasının moralleri bozmaması gerektiğini baştan belirterek neler yaşandığına bir göz atalım.

Çocuğa yönelik şiddet olgularının artık her gün gazete başlıklarında kendine yer buluyor olması mutlaka sizlerin de gözüne çarpıyordur. Bu durumun şiddetin artması ve yaygınlaşmasının bir işareti olduğuna sizler gibi bizler de katılıyoruz. Ancak küçük de olsa bu istismar olaylarının var olduğuna ait farkındalığın artmış olmasını göz ardı etmemek gerektiğini de belirtmek gerekiyor. Eskiden istismarın  farkında olmadığı için, bilmediği için atlayan, gördüğü olaylara bu gözle bakamadığı için istismar olduğunu teşhis edemeyen meslek gruplarının artık gördükleri zaman olayı teşhis edebilmelerinin de   olayların ortaya çıkmasında önemli rol oynadığını belirtmek gerekiyor.
Bunu yazarken yaklaşık bir yıldan beri sürmekte olan ve Sokak Çocukları Rehabilitasyon Derneği’nin Sağlık Bakanlığı Türkiye Üreme Sağlığı Programı kapsamında Avrupa Birliği fonlarından yararlanarak sürdürmekte olduğu proje çerçevesinde yapılandırılan Çocuk Destek Hattı’na (ihbar ve bilgi hattı) gelen telefonlarla ilgili iki gözlemimi aktarmak istiyorum.
Tüm duyurulara rağmen vatandaşımız gördüğü olayları bildirme konusunda duyarsız ve “bana ne, beni ilgilendirmez” tavrına sahip. İlk önce bunun altını çizmem gerekiyor. İkinci ise bu hattın temel amacı  buraya gelen ihbarları yetkili makamlara yani Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumuna veya Çocuk Polisine bildirmek, yani Kurumların ulaşabileceği olgu sayısının artmasını sağlamak. Bu aksiyonda işbirliği temel hedeftir ancak, dernek olarak yapılan başvurulara kayıtsız kalınmasından öte “bize iş çıkartmayın” yaklaşımının yaşanıyor olmasıdır. Bu konuda yapılması gerekenlerin başında konuyla profesyonel olarak ilgilenen kişilere yaptıkları işin önemini ve değerini anlatmak gelir. Bununla ilgili çağrı kayıtlarını saklıyorum ve proje sonunda da kamuoyuyla paylaşmayı planlıyorum.
Bu kadar olumsuz tablonun yanına başka olumsuzluklar da eklemek mümkün. İşin bilenler tarafından değil, başka kriterler gözetilerek yapıldığı bugünün Türkiye’sinde özellikle uzmanlık gerektiren çocuk koruması gibi konularda başıboşluk ve ilgisizlik çok ön plana çıkan faktörlerdir. Ancak  biraz da olumlu boyutlara bakmak gerektiğini düşünüyorum.
Özürlüler özellikle çocuklar boyutunda bugüne kadar çok gözardı edilmiş bir konudur. Birleşmiş Milletler uzun zamandan beri sürdürdüğü çalışmalar sonucunda bugünlerde özürlü hakları sözleşmesini yayınlamak üzeredir. Yirmiki ülkenin imza koymasıyla dünya gündemine taşınacak olan özürlüler konusunun herkes tarafından gereken ilgiyi göreceği umudunda olduğumu hemen belirteyim.
Çocuk konusunda ülke gündeminde önemli yer alacak olan bir başka konunun ise ülke raporu olduğunu belirteyim. Beş yılda bir Çocuk Hakları Sözleşmesine imza koymuş ülkelerin Birleşmiş Milletlere rapor vermesi şeklinde gerçekleşen prosedürün ülkemizde de gecikmeli olarak şimdi yapılma zamanının geldiği görülmekte. Konuyla ilgili çalışan sivil toplum kuruluşlarının biraraya gelerek ülke raporuna alternatif rapor hazırlaması çalışmaları da başlamak üzere. Ülke gündemini uluslararası arenaya taşımak için ve durumu değerlendirmek için iyi bir fırsat olduğunu düşündüğüm bu konunun gerektiği gibi gerçekleşmesi için elbirliğiyle çalışılacağını belirtelim.
“Çocuk beklemez” gerçekten önemli bir  saptamadır. Ülke gündeminde kendine gerekli yeri bulamayan ve bu konudaki çalışmaların dağınık olması ve gerektiği gibi yapılamadığı ortamlarda öncü çalışmaların arkadan gelenlere ışık olması büyük önem taşımaktadır.
Çocuk konusunda yapılan çalışmalarda çocuk objesinin siyasi ve dünya görüşlerinin önünde objektif olarak değerlendirilmesinin bugün gözardı edildiği, çocuk adına konuşan bir çok kurum ve kişilerin tavrında gözükmektedir. Çocuklarla ilgili olumsuz durumlarda belli olaylarda büyük tepkiler verip diğer zamanlarda susanların da çocuk konusuna verdikleri zarar zaman içerisinde ortaya çıkacaktır. Bugün çocuk hakları ve korunması konusundaki bilgi, hizmet sınırlıdır. Bu açıdan çalışmalarda bilgi üretimi ve paylaşımının yapılması da önemlidir. Bu konuda da önemli eksiklikler göze çarpmaktadır. Kişisel kaygılardan arınmış, çocuğun tarafsız konumunun farkında olunduğu çalışmalar ile yaklaşımlar bugün en çok eksikliğini hissettiğimiz konulardır.
Şiddet olgularıyla, eğitimdeki problemleriyle, sağlık ve gelişimdeki sıkıntılarıyla çocuk, bugün her zamankinden daha fazla sivil yaklaşıma ve uzman bakışına ihtiyaç duymaktadır. Bunu, peşine ikincil kazançlar eklemeden sadece çocuk için yapabilmek ise gerekliliktir.
Tıbbın en önemli prensibini çocuk için çalışanlara da hatırlatmakta yarar olduğunu düşünüyorum.
Önce zarar verme.

Hiç yorum yok: