Sayfalar


ULUSAL İLETİŞİM AĞI

9 Eylül 2010 Perşembe

Çocuk ve Yoksulluk

Bugün Türkiye’nin özellikle çocukları için en  önemli sorunu yoksulluktur. Yoksulluk çocuğun iyilik hali açısından en korkunç engeli oluşturmaktadır. Yoksul ailelerde doğan çocukların anneleri kötü beslenen ve halsiz kişiler ve kendileri de düşük doğum kilosuna sahip ve yetersiz beslenmiş olacaktır.  Şehrin mahrumiyet bölgelerindeki çocuk ölüm oranları refah içindeki bölgelerinkinden çok daha fazla olacaktır.  Desteğin olduğu ortamlar düşük doğum kilosu ve sağlık durumundaki bozuklukların etkilerini ortadan kaldırabilir, fakat bu desteklerin ciddi yoksulluk içinde olan çocuklar için mevcut olması olasılığı çok düşüktür.
Buna karşın, yetersiz beslenme, yetersiz hıfzısıhha, temiz olmayan su ve kirli hava etkilerini kötü beslenme, sık sık hasta olma ve cansızlık şeklinde ortaya koyabilir. Bu bedensel ve zihinsel kötü etkiler, uyarımın ve fırsatların olmaması ve kendilerinden sorumlu, yoğun stres altındaki kişilerin davranışları ile bir araya geldiğinde bu çocukların potansiyellerinin tavanına erişmesi açısından ciddi engellerle karşı karşıya olacaktır. 
Yoksulluk içindeki pek çok çocuk yaşamlarının daha başlarında çalışan insanlar olmaktadırlar. Halbuki çocukluğun ilk prensibi çocuk yaşının gerektirdiği yaşamı yaşamalıdır şeklindedir.  İş, bir öğrenme ve sosyalleşme kaynağı olabilir, fakat uzun saatler yapılan monoton ve çetin işler çocukların gelişimleri açısından ciddi riskler anlamına gelir. Çalışma koşulları sağlık asından özellikle tehlike arz etmektedir ve çocuklar bu etkileri yaşamları boyuca hissedebilirler. Çalışmaya verilen zaman, gelişimin optimum düzeye ulaşması için gereken dinlenme, oyun ve eğitimden çalınmıştır. 
Yoksulluk içindeki çocukların karşı karşıya oldukları güçlüklerin boyutları kız çocuklar için çok daha büyüktür.  Birçok toplumda, ve özellikle de kaynakları sınırlı kişilerin oluşturduğu toplumlarda erkek çocuklarına daha tercihli bir muamelenin olduğunu görmek hiç te olağandışı bir durum değildir.  Ayrımcılık, doğumdan önce bile söz konusu olabilir; bebeğin kız olacağını öğrendiklerinde çocuğun düşürülmesi yoluna gidilebilir. 
İlk haftalar ve aylarda kız bebeklerin ölüm oranları, daha çabuk iyileşme kabiliyetlerine rağmen, erkeklerden daha fazladır.  Bu durum, daha kısa dönemli emzirilmelerinden ve sağlık bakımlarına daha az ihtimam gösterilmesinden kaynaklanmaktadır.  Hindistan’da yapılan bir çalışma, okul öncesi dönemdeki çocuklar arasından kötü beslenen kız çocukların oranının %71 ve erkek çocukların da %28 olduğunu bildirmektedir.Bangladeş’te bir ve dört yaş arasındaki kız çocukların ölüm oranı erkek çocukların yaklaşık iki katıdır. 
Bütün dünyada okula gitmeyen çocukların üçte ikisini kız çocuklar oluşturmaktadır.  Türkiye’de bu durum daha da dramatik bir tablo olarak karşımıza çıkmaktadır. Eğitimlerinin önemli olmadığı düşünülmektedir ya da ev işi yapmaları için okuldan alınmaktadırlar.  Resmi rakamlar kızlara oranla daha fazla erkek çocuğunun çalışmakta olduğunu gösterse de kız çocuklar uzun saatler boyunca ücretsiz olarak çalıştıkları ev hizmeti gibi  su yüzünde olmayan işlerde çalışmaktadır.  Kız çocuklar beceri edinmeden ve eğitim almadan çoğunlukla küçük yaşta evlendirilmektedirler.  Bu, bazen ailenin maddi kazanç sağlaması nedeniyle gerçekleşmektedir. 
Adolesan annelerin bebekleri, kendileri açısından bir risk oluşturması dışında, anneleri için de sağlık riski olurlar.  Ondokuz yaş altındaki kızların doğumdaki komplikasyonlardan ölme oranı yirmili yaşlarında olan annelerin iki katıdır.; ve, 15 yaşın altındaki kızların karşı karşıya oldukları risk daha da fazladır.  Beslenme yetersizliği, eğitim almamaları, aşırı çalışma, ve genel bir fırsat yokluğu bir araya geldiğinde, bu, milyonlarca kız çocuğun potansiyellerinin tavanına hiçbir zaman ulaşmadıkları anlamına gelir. 
Yetersizlikleri olan yoksul çocuklar gelişimsel açıdan çok büyük  güçlüklerle karşılaşabilir. Uygun eğitim verildiğinde ve çevrelerinde ihtiyaçlarına cevap veren değişiklikler yapıldığında yetersizlikleri olan pek çok çocuğun daha fazla beceri geliştirmesi için destek olunabilir. Ancak, yoksulluk içindeki çocuklar için eğitim ve kalifiye destek için fazla bir olanak bulunmayabilir ve çevrelerinde değişikliklerin yapılması olanakları oldukça kısıtlı olabilir. İlgi yokluğu ve yaşadıkları çevredeki kısıtlamalar nedeniyle çocuklar gittikçe daha engelli hale gelir.
Yetersizliklere ilişkin tutumlar bir kültürden diğerine farklılık göstermektedir. Bir toplumda kabul gören ve saygıyla karşılanan bir durum bir başkasında düşmanca bir yaklaşım ortaya çıkarabilir. Çocuklar, başarıya çok değer verilen bir ortamda çok daha fazla güçlükler yaşayabilirler. İstismar ve sert muamele açısından büyük risk altındadırlar. Kendilerine sıcak yaklaşılan yerlerde de durumlarının Allah’ın takdiri olduğu ve herhangi bir müdahalenin gerekmediği şeklinde bir düşünce hakimdir.  Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne bağlı kalınması ve çocuğun kimliğine ve yaşamı üzerindeki en büyük kontrolü kendi eline alacak düzeyde kapasiteye sahip olduğuna saygı duyulması bu kapasitenin arttırılması ve becerilerin kazanılması için destek olunması sonucunu ortaya çıkarmalıdır. 
Neler yapılabilir ;
·   Yerleşim bölgenizde ölçme değerlendirmeler yaparak desteğe en çok ihtiyacı olan ailelerin belirlenmesi  gerekmektedir.  
·   Mikro-teşebbüsler için meslek eğitimi ve destek sağlanmalıdır.
·   Bu evler için kolayca erişilebilen, bütçeye yük getirmeyen birincil sağlık bakımı sağlanmalıdır.
·   Kaliteli çocuk bakımı hizmetleri desteklenmelidir.
·    Kızların eşit haklara sahip oldukları ve özel ihtiyaçları hakkında genel bir bilinçlenme sağlanması çok önemlidir.
·   Kızların sağlık ve beslenmelerine, özellikle başlangıçtaki yıllarda olmak üzere, özel bir önem verilmelidir.
·   Kaliteli okulları kızlar için daha ulaşılabilir ve ebeveynleri tarafından daha kabul edilebilir hale getirilmelidir.
·   Kızlar ve kadınlar için kaliteli üreme  sağlık bakımı sağlanmalıdır.
·   Kızlar ve kadınlar için eşit fırsatlar sağlanması teşvik edilmelidir.
·   Tuzların iyotlanması, hamilelikte sodyum ilavesi, ve körlüğün önlenmesi için A vitamini gibi yetersizliklerin önleyen destek  programları teşvik edilmelidir.
·   Yetersizlikleri olan çocukların hakları konusunda genel bir bilinçlendirme ve ayrımcılığın önlenmesi için çalışmalar yapılmalıdır.
·   Ebeveynlere, çocuklarına uygun bakımı sağlamaları için eğitim ve destek verilmelidir. 
·   Yaşanılan bölge-temelli rehabilitasyon hizmetlerini desteklenmelidir.
·   Yetersizlikleri olan çocukların uygun ve ayrımcılığın olmadığı bir eğitimden yararlanmaları sağlanmalıdır.
·   Yetersizlikleri olan küçük çocuklarla hedefe yönelik bir meşguliyet için eğitim ve fırsatların ulaşılabilir olması  sağlanmalıdır.
·   Yetersizlikleri olanların hareketliliğini önleyen bölgedeki fiziksel engeller ortadan kaldırılmalıdır.
Çocuğun gelişimi için temel destekler fazla karmaşık değildir.  Uyarımın olduğu ve sevgi temelinde bir bakım ve bedensel gerekliliklerine yanıt verme mutlu ve canlı, becerileri gelişmiş ve üretken insanlar olmalarını sağlayacaktır.  Elde edilenlerle karşılaştırıldığında gereken yatırım oldukça küçüktür.  Ne yazık ki, çocuklar için öncelikler çoğunlukla, şehrin “daha büyük” problemleri bağlamında gereksiz görülmektedir.  Eğer şehirler, küçük vatandaşlarının gelişimini ve haklarını desteklemek için bilgi temelinde bir yol takip edeceklerse, bütün düzeylere ait tutumlarda köklü bir değişime ihtiyaç vardır.

Hiç yorum yok: