Sayfalar


ULUSAL İLETİŞİM AĞI

1 Mayıs 2011 Pazar

Çocuk Haklarının Anlamını Biliyor muyuz?

Uluslar arası sözleşmelerin Birleşmiş Miletler’in birleştiriciliğinin en büyük kanıtı olduklarını bu geçtiğimiz son yüzyıl gösterdi. Gerçekten ülkelerin tek başına var olan merkezciliğini bitiren ve ortak  haklar için birlikte hareket etmeyi amaçlayan ortak konvansiyonlar çok önem kazandı. 

Çocuk Hakları Sözleşmesi bunlar içinde en hızlı ve yaygın kabul gören sözleşme olarak    görülmektedir. Gerçekten çocukların Dünya üzerindeki durumlarının ve yaşadıkları ezilmişliğin belki  en büyük nedeni diğer gruplar gibi kendilerini savunacak güçleri olmamasından kaynaklanmaktaydı.  

Bunun çözümünün çocuklar kendilerini koruyamıyorlarsa, o zaman devletin tüm olanaklarıyla bunu  gerçekleştirmesi formülünü harekete geçirmek amacıyla Çocuk Hakları Sözleşmesi hazırlanmış ve  yürürlüğe sokulmuştur.

Türkiye, devlet olarak uluslar arası sözleşmelere ilginç bir yaklaşım göstermektedir. Tüm  sözleşmelerde ilk imza koyan ve savunan ülkelerden biri olarak ismini görebildiğimiz ülkemizin  uygulamaya gelince isminin hep en aşağılarda olması ilginç bir tezat oluşturmaktadır. 

Çocuk Hakları Sözleşmesini de ilk imzalayan ülkelerden birisi olmasına karşın Meclis’ten geçirmek  için beş yıl  beklemiş, uygulamada ise hala yürüyen bir sürecin içindedir.

Halen yürüyen süreç derken bu süreye de dikkat çekmek  isterim. Bahsettiğim süreç yirmi iki evet rakamla da yazacak olursak 22 yıldır.

Bu  22 yıl  çok  uzun  bir  süredir  organizasyon için. Bugün içinde olduğumuz tabloya bakacak olursak,    çocuklar için halen iyi bir konumdan bahsetmek çok mümkün gözükmemektedir.

Hızla aratan nüfus, göç, ekonomik kriz gibi global nedenler yanında kız çocukların yok sayıldığı bir  ortamı, dayağın gelenekselleşen disiplin yöntemi olarak kabul edilmesi ve kapalı bir toplum  olduğumuz için cinsel istismarın yaygınlığı ve de gizli kalması gibi minor olayları da katmak gerekiyor.

Dünya’da yaygınlaşan madde bağımlılığından ve fuhuş sektörünün yer altı organizasyonuyla artıyor olması gibi etkenleri de göz ardı etmemek gerekmektedir.

Sözleşmeler ancak uygulandığı zaman anlam kazanan kavramlardır. Uygulama ise çocuğun birey  olarak kabulünden başlayan bir süreçtir. Bizim bu konuda ise sınıfta kaldığımızı söylemek çok mu yanlış olur bilemiyorum ama tablonun çok da iç açıcı olmadığı görülmektedir.

Çok basit  bir soruyla ve saptamayla bu yazıyı bitirmek istiyorum;

Kaçımız Çocuk Hakları Sözleşmesini biliyor? Hatta bu soruyu duymuş diye de indirgemek mümkün.

Benim konuyla iç içe olan tıp ve hukuk öğrencilerine yaptığım ve her yıl tekrarladığım bilinirlik testinin  sonuçlarını sizinle paylaşayım.

Çocuklarla iç içe çalışan bu grubun bilme oranları %25’e çıkmıyor yani her 4 kişiden biri zorlarsanız  biliyor diyebileceğimiz Çocuk Hakları Sözleşmesini duyma oranı ise maalesef bir türlü %50’ye  ulaşmıyor.

Mesleği gereği bilme durumunda olanlar bile çocuk haklarını duymamışlar.

Zorlarsak ve iyimser olmak  istersek her iki kişiden biri duymuş diyebiliriz. 


Kaynak gösterimi:  www.0-18.org 

Hiç yorum yok: