Sayfalar


ULUSAL İLETİŞİM AĞI

16 Ekim 2011 Pazar

Yargıya Çocuk Hakları Eğitimi


Son dönemde  şiddet olaylarındaki artış özellikle kadına ve çocuğa yönelik olarak kendini  gösteriyor.

Bunda farkındalığın artışı bir etken midir sorusunun cevabı maalesef hayır çünkü gerçekten olaylarda ciddi bir artış var. Bu artış sadece fiziksel şiddette değil. Aynı şekilde cinsel şiddette de artış dikkat çekici boyutta.

Her zaman çözüm yollarında konuşulan en önemli konulardan birisi çözüm için neler yapılabileceğidir.  Birçok farklı katmanda farklı çözümlerden konuşulabilir ama en önemli olan ve en etkili olan yöntemin  caydırıcılığı olan cezalar olduğunda herkes hemfikirdir.

Ancak, bazen öyle şeyler oluyor ki o zaman bu suçların azalacağına olan inancınızı da kaybediyorsunuz. Bunun en iyi örneklerinden birisi ilk kamuoyuna yansıdığında herkesin kanını  donduran, Mardin’de N.Ç.’nin yaşadığı olay.

Mardin’de daha 13 yaşında olmasına karşın sokakta başıboş gezdiği bilinen N.Ç.’nin, içinde  memurların da olduğu 28 kişinin tecavüzüne uğradığı saptandı.

Suçu işleyenlerin, “sokaklarda başıboş geziyordu, çağırınca geliyordu” diyerek kendini savundukları olayda, mağdurun 13 yaşında olması, ailesinin çocuğa sahip çıkmaması gibi faktörlerin nasıl oluyor da sanık lehine kullanılabildiğini, çocuk hakları savunucusu olarak algılayabilmek bile mümkün değil.

Caydırıcılık kavramının altını çizmenin ötesinde çocuğun yüksek yararı temel prensibinin akla bile gelmediğini söylemek belki de en doğru tespit olacaktır.

O zaman neden Çocuk Hakları Sözleşmesini imzaladık ve ondan bahsediyoruz. Neden ÇİMler kuruyor  ve çocuktan yanayız diyoruz.

Hepsi boş olmuyor mu?

O zaman yargıyı da listenin başına yazarak konuyla ilgili çalışan tüm meslek gruplarına çocuk haklarını ama maddelerini değil felsefesini anlatmak gerekiyor.

Belki de buradan başlamak en doğrusu.

Kaynak gösterimi:  www.0-18.org 

Hiç yorum yok: