Sayfalar


ULUSAL İLETİŞİM AĞI

12 Aralık 2010 Pazar

Eğitimde Sonunculuğumuzu Belgeleyen Bir Başka Araştırma Daha...

Aslında bu haftanın gündeminde Meclis’in alt komisyonunda kabul edilen silah kullanımının  kolaylaştırılması ile öğrencilerin Dünya’nın her tarafında yaptıkları yumurta atarak protesto etmelerinin  sanki bir terör olayı gibi  politikacılar tarafından sunulması olayları vardı.


Ancak, her zaman olduğu gibi eğitim konusunda yaşananların trajik boyutu bu haftayı da eğitime ayırma mecburiyeti yarattı. Milli Eğitim Bakanı’nın hangi çalışma sonunda sınavları kaldıracağız notlarına göre akademik liseye giremeyenler de meslek lisesine girecek demeçlerini çok da önemsemedim. Burada önemsediğim tek boyut bizim gibi ülkelerde çok önemli olan teknik elemanı yetiştiren meslek liselerinin sanki başarısızların okuyacağı bir yer olarak göstermesi oldu. Kendisi ne kadar farkında bilmiyorum ama söylemleriyle meslek elemanı olmayı düşünen bir çok gencin bu fikirlerinden vazgeçtiği ve kendilerini başarısız olarak damgalatmak istemediklerini görüyorum. 

OECD kapsamındaki 35 ülkeyi içine alacak şekilde yapılan PISA (Programme for International Student Assesment) isimli bir araştırmanın sonuçlarına göre öğrencilerin bilgi düzeyi sondan 2. gelmekte.

Uluslararası Öğrenci Değerleme Programı olarak tercüme edebileceğimiz bu  araştırmada her 3 yılda bir 15 yaşındaki öğrencilerin bilgi düzeyi değerlendiriliyor. Fen-matematik ve okuma alanlarında yapılan bu ölçme her ülkedeki öğrencilerin bilgi düzeyini araştırıyor.

Güngör Uras’ın Milliyet’teki  köşesinde yer verdiği sonuçlara göre tablo şöyle;

- Fen/Bilim’de en yüksek puan 575, en düşük puan 415, Türkiye 454 puan ile sondan 2’nci,
- Matematik’te en yüksek puan 600, en düşük puan 415, Türkiye 445 puan ile sondan 2’nci,
- Okuma/Anlama’da en yüksek puan 556, en düşük puan 314, OECD ortalaması 493, Türkiye 464 puan ile sondan 3’üncü.


Bu sonuçları görünce, SBS (Seviye Belirleme Sınavı) ucubesine sıkışmış Milli Eğitim Bakanlığı’na  sormak gerekiyor. Bizim gibi genç nufusa sahip bir ülkede eğer bu gençliği doğru şekilde eğitemez, onları doğru yönlendiremezsek, o zaman kısa bir süre sonra yaşanacak olayları nasıl önleyeceğiz?

Yaşanacak şiddetin, anarşinin tohumlarının, şimdiden bu organizasyon bozukluklarına bağlı  oluştuğunu görmemek mümkün mü?

Eğer etkilenen bizler olmasak, o zaman sadece vizyonu olmayan politikacılar deyip geçeceğiz ama toplumu en çok etkileyen faktörlerden birisi eğitimdeki başarısızlığımız. Dünümüzü, bugünü ama en çok da yarını etkileyecek.

Durumun farkında olan hala sadece bir avuç kişi...


Kaynak gösterimi: Polat, O., www.0-18.org, Başyazı


Hiç yorum yok: