Sayfalar


ULUSAL İLETİŞİM AĞI

16 Ocak 2012 Pazartesi

Üst-yapıda Değil, Alt-yapıda Reform Gerekli


Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına Fatma Şahin geldiğinden beri özellikle şiddet ve çocuklara yönelik söylemlerde güzel ve olumlu adımlar duyuyoruz. Aslında haksızlık da yapmamak gerekiyor. Sadece söylemlerde değil uygulamalarda ve kanunlardaki değişikliklere yönelik de umutlu çabalar var.

Ama bir de ama var çünkü alt-yapıda gerekli adımları atmazsanız, bu üst-yapı değişikliklerinin  kimseye faydası olmayacak. Belki kamuoyu bak ne güzel şeyler yapmaya çalışıyorlar diyecek ama  sonuçta işe yarar sonuçlarımız olamayacak.

Şu ana kadar geçen sürede Fatma Şahin aslında gerçekten bir şeyler yapma konusunda samimi ve istekli olduğunu belli eden bir tarz ortaya koyuyor ama dediğim gibi alt-yapıya el atmadan sürekli ve  işlevsel bir şey elde etmek mümkün değil.
   
Polisin şiddet uygulayanı elektronik kelepçe ile izlemesi, şiddet mağduru kadınların hemen yardım alabilmeleri, güç koşullardaki çocukların ailelerinin izlenmesi gibi kulağa çok hoş gelen ve olayların dışındakiler tarafından da çok güzel adımlar olduğu zannedilen bu projelerin aslında saman alevi kadar etkisi olacağını söyleyebiliriz.

Neden mi? Çünkü bunları yapabilmenin ilk koşulu insan kaynağı. İnsan kaynağı derken, konu hakkında bilgili meslek elemanları ve konuya duyarlı bir toplumsal atmosferden bahsediyoruz. Birincisi özellikle olmazsa olmaz bir boyut ve sosyal hizmet uzmanları, polis, sağlık personeli ile hukuk  mensuplarının bu konuda eğitilmiş olması gerekiyor.

Yani sadece konuya duyarlı olmak yetmiyor. Konuya duyarlı olmak bile şu anda bir çalışma yapılacak olsa çok da yüksek çıkmayacak bir oran gibi durmakta. Böyle bir çalışma sonucu yok ama bireysel yaklaşımların izlendiği bir çok olayda bunun saptanması böyle bir öngörüyü de beraber getiriyor.

Polisin, hakimin, savcının konuya nasıl baktığı çok önemli. Bakın daha konu hakkında bilgili olmalarına gelmedik. Sadece duyarlı olmalarından bahsediyoruz. Yani şiddet mağduru kadın gördüklerinde aileyi bir arada tutmanın ilk hedef değil, kadını tehlikesiz bir ortama götürmenin ilk kural olduğunu bilmek ve o düşünce boyutunu yakalamış olması gerekiyor. Çocuk içinde ilk koşulun tehlikeden kurtarma ve onun birey olduğunu kabul eden meslek elemanlarıyla çalışılması gerektiğinin bilinmesi gerekiyor.

Bununla ilgili hangi çalışmalar ve tespitlerin yapıldığını bilmiyorum ama bunun çok belirleyici olduğunu  söylemek gerekiyor.

Ancak, ikinci adım da çok önemli. Kurum bakımı adına elinizdekilerin mutlaka revizyondan geçirilmesi gerekiyor. Hiçbir kurumun ihtisaslaşması yok. Yani ensest mağdurları için ayrı, çocuk seks işcileri için ayrı, bağımlılar için ayrı kuruluşlarımız yok. Herkes birarada. Parasızlıktan gelen de, suça sürüklenen çocuk da aynı yerde.

Ama hiç olmazsa, yine de çocuklar için bir yerlerden bahsediyoruz. Mülteci çocuklar için bile yer var ama kaç ilimizde acaba kadın sığınma evi var? Son 3 yılda kaç tanesi kapatıldı? Bence bu soruların cevabının verilmesi gerekiyor. Güneyde büyük bir ilimizde var olan 25 kapasiteli bir kadın sığınma evinde her zaman en az 45 kişinin koridorlar dahil sığınmaya çalıştığını biliyor muyuz? Adını konukevi desek de yaşanan yerlerin standardının bunun çok uzağında olduğunu görüyoruz.

Demek ki bir an önce alt-yapıya eğilmek ve özellikle personeli hizmet-içi eğitimden başlayarak sertifika   eğitimlerine başlamak gerekiyor.

Haberdarlıktan başlayarak duyarlılığa oradan da bilgilenmeye doğru hedeflenen toplumsal bir  kampanyaya da ayrıca acil ihtiyaç olduğunu da belirtmek gerekiyor. 

Kaynak gösterimi:  www.0-18.org 

Hiç yorum yok: