Eğitim kavramının önemini yaşamın her aşamasında görmek ve hissetmek mümkün. Bunu her kademede görüyoruz. Özellikle de nüfusun yarısından fazlası çocuk ve genç kategorisinde ise o zaman bu çok daha fazla ön plana çıkıyor.
Türkiye işte tam da yukarıda saydığım tablonun yansıdığı bir ülke. Bu tabloda genç ve çocuklar her iki kişiden birisi olacak kadar büyük oranda yer kaplıyorlar.
Kağıt üstünde de buna çok önem veriyoruz gözüküyor ama uygulamalara baktığımızda karşımıza çıkan bir yaz-boz tahtası.
Aslında eleştirirken bu denli fazla nüfusun hepsini kapsayacak ve de mutlu edecek çözümleri bulmanın çok da kolay olmadığının farkındayım ama bu denli de günlük çözümlerle bir yerlere ulaşılır mı?
Kuvvetle şüphedeyim, onu da söyleyeyim.
Şimdi de sınıf geçme yerine ders geçme yönteminin uygulanacağını duyuyoruz. Aslında ilk anda kulağa çok da doğru gelen bir yöntem ama uygulamada bazı incelikleri de içeren bir uygulama bu.
Nedir? Öğretmenin yani öğreticinin özelliklerinin bu sistemin başarısında belirleyici olduğu bir sistemden bahsediyoruz. O zaman öğretmenlere yatırım yapmanın zamanı geldi de geçiyor. Öğretmenleri hem daha donanımlı ve günceli yakalayacak şekilde yetiştirmeliyiz hem de onların tatmin olmasını sağlamalıyız. Bu da yaşam koşullarının düzeltilmesinden geçiyor.
Bununla ilgili kadro sağlanmasıyla başlayan adımların daha da hızlı arttırılması ve odağına birey olarak öğretmenin mutluluğunun alınması gerektiğini belirtelim ve sömestr tatilinde bile eğitimden kopamadığımızı söyleyerek yazıyı bitirelim ve, süren tatilde çocuklara iyi tatiller dileyelim.
Kaynak gösterimi: www.0-18.org
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder