Çocukların
toplam nüfusun yaklaşık %50’sini oluşturduğu bir ülkede yaşıyorsanız, ne
yaparsanız yapın öncelikli konularınız hep çocuk odaklı olmak zorundadır. Her
ne kadar yönetenler ve karar vericiler
söylem ve kararlarında bunu göz ardı etmeye çok meraklı olsalar da
toplum dinamikleri dönüp dolaşıp buralara kitleniyor.
Bu
dönemde Milli Eğitim Bakanlığ’ının çalışması olmayan bir 14 yıllık mecburi
eğitim kanun tasarısnı duyduk. Buradaki
ilginçlik ya da daha doğru deyişle garabet, böylesine önemli bir konunun ait
olduğu yerde çalışılmayıp konuyla ilgisiz milletvekilleri tarafından kanun
tasarısı olarak meclise sunulması. Herhalde
sadece bizde görülecek bir durum.
Bunu
şu anda tartışmayı gereksiz ve ciddiyetsiz buluyorum. Çünkü bu konuda Milli Eğitim
Bakanlığı’nın ciddi bir çalışması olmadan bu konuda konuşmak tek kelimeyle
abes.
Bunun
yanı sıra hala bazı olaylarda ağzımız açık kalabiliyor. Bolu’daki olay işte
böyle bir olay. Neden böyle diyorum, çünkü 11 yaşında hamile olarak hastaneye
gelen bir çocuğa, doktor tarafından yasal
makamlara bildirilmek yerine sanki normal bir hastaymışcasına rutin prosedür
uygulanması garabeti, tekrar söyleyeyim ancak
bizde olur.
Güç
koşullardaki çocuklar sınıflamasına baktığımızda belki aklımıza bile gelmeyecek
kategorilerden birisinin de hastanedeki çocuklar olduğunu söyleyeyim. İlk defa
duyanlar için tanımlamak gerekir diye düşünüyorum. Hastanedeki çocuklar deyince
kronik ve ağır hastalıktan dolayı hastanede kalan çocukların eğitimlerinin sistematik olarak
hastanede yapılmasından bahsediyoruz.
Bu
durumda çok sayıda çocuk var ama kimse hala böyle bir sorun olduğunun farkında
bile değil.
Son
olarak ufuk turunu yeni bir tasarıdan bahsederek bitirelim. Evlenmeden önce tek
günlük de olsa evlilik sertifika programının yapılmasından bahsediliyor. Bu
küçük ama önmeli bir adım olarak bence kayıt düşülmesi gereken bir durum.
Kaynak gösterimi: www.0-18.org
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder