Aile
ve Sosyal Politikalar Bakanlığına Fatma Şahin geldiğinden beri özellikle şiddet
ve çocuklara yönelik söylemlerde güzel ve olumlu adımlar duyuyoruz. Aslında
haksızlık da yapmamak gerekiyor. Sadece söylemlerde değil uygulamalarda ve
kanunlardaki değişikliklere yönelik de umutlu çabalar var.
Ama
bir de ama var çünkü alt-yapıda gerekli adımları atmazsanız, bu üst-yapı
değişikliklerinin kimseye faydası
olmayacak. Belki kamuoyu bak ne güzel şeyler yapmaya çalışıyorlar diyecek
ama sonuçta işe yarar sonuçlarımız
olamayacak.
Şu
ana kadar geçen sürede Fatma Şahin aslında gerçekten bir şeyler yapma konusunda
samimi ve istekli olduğunu belli eden bir tarz ortaya koyuyor ama dediğim gibi
alt-yapıya el atmadan sürekli ve işlevsel
bir şey elde etmek mümkün değil.
Polisin
şiddet uygulayanı elektronik kelepçe ile izlemesi, şiddet mağduru kadınların
hemen yardım alabilmeleri, güç koşullardaki çocukların ailelerinin izlenmesi
gibi kulağa çok hoş gelen ve olayların dışındakiler tarafından da çok güzel
adımlar olduğu zannedilen bu projelerin aslında saman alevi kadar etkisi
olacağını söyleyebiliriz.
Neden
mi? Çünkü bunları yapabilmenin ilk koşulu insan kaynağı. İnsan kaynağı derken,
konu hakkında bilgili meslek elemanları ve konuya duyarlı bir toplumsal
atmosferden bahsediyoruz. Birincisi özellikle olmazsa olmaz bir boyut ve sosyal
hizmet uzmanları, polis, sağlık personeli ile hukuk mensuplarının bu konuda eğitilmiş olması
gerekiyor.
Yani
sadece konuya duyarlı olmak yetmiyor. Konuya duyarlı olmak bile şu anda bir
çalışma yapılacak olsa çok da yüksek çıkmayacak bir oran gibi durmakta. Böyle
bir çalışma sonucu yok ama bireysel yaklaşımların izlendiği bir çok olayda
bunun saptanması böyle bir öngörüyü de beraber getiriyor.
Polisin,
hakimin, savcının konuya nasıl baktığı çok önemli. Bakın daha konu hakkında
bilgili olmalarına gelmedik. Sadece duyarlı olmalarından bahsediyoruz. Yani
şiddet mağduru kadın gördüklerinde aileyi bir arada tutmanın ilk hedef değil,
kadını tehlikesiz bir ortama götürmenin ilk kural olduğunu bilmek ve o düşünce
boyutunu yakalamış olması gerekiyor. Çocuk içinde ilk koşulun tehlikeden
kurtarma ve onun birey olduğunu kabul eden meslek elemanlarıyla çalışılması gerektiğinin
bilinmesi gerekiyor.
Bununla
ilgili hangi çalışmalar ve tespitlerin yapıldığını bilmiyorum ama bunun çok
belirleyici olduğunu söylemek gerekiyor.
Ancak,
ikinci adım da çok önemli. Kurum bakımı adına elinizdekilerin mutlaka revizyondan
geçirilmesi gerekiyor. Hiçbir kurumun ihtisaslaşması yok. Yani ensest
mağdurları için ayrı, çocuk seks işcileri için ayrı, bağımlılar için ayrı
kuruluşlarımız yok. Herkes birarada. Parasızlıktan gelen de, suça sürüklenen
çocuk da aynı yerde.
Ama
hiç olmazsa, yine de çocuklar için bir yerlerden bahsediyoruz. Mülteci çocuklar
için bile yer var ama kaç ilimizde acaba kadın sığınma evi var? Son 3 yılda kaç
tanesi kapatıldı? Bence bu soruların cevabının verilmesi gerekiyor. Güneyde
büyük bir ilimizde var olan 25 kapasiteli bir kadın sığınma evinde her zaman en
az 45 kişinin koridorlar dahil sığınmaya çalıştığını biliyor muyuz? Adını
konukevi desek de yaşanan yerlerin standardının bunun çok uzağında olduğunu
görüyoruz.
Demek
ki bir an önce alt-yapıya eğilmek ve özellikle personeli hizmet-içi eğitimden
başlayarak sertifika eğitimlerine
başlamak gerekiyor.
Haberdarlıktan
başlayarak duyarlılığa oradan da bilgilenmeye doğru hedeflenen toplumsal
bir kampanyaya da ayrıca acil ihtiyaç
olduğunu da belirtmek gerekiyor.