Her Ekim’in ilk Pazartesi tüm Dünya’da kutlanan Dünya
Çocuk Günü’nün bu sene bizde hiç hatırlanmamasının nedeni acaba nedir diye hiç
kendinize sordunuz mu?
Çocuklar önemsenmiyor mu yoksa, çocuklar ayrı bir birey
olarak kabul edilmiyor mu yoksa, çocuk gününün hatırlanmasına gerek duyulacak
bir problemi ya da gündemi yok mu gibi birçok nedeni sayabiliriz ama sonuçta Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni
imzalayalı 23 yıl geçmesine karşın ne olduğunu bilmeyenlerin büyük çoğunluğu
oluşturduğu bir toplumda yaşadığımızı da unutmayalım.
Şiddet ve
eğitimsizlik, çocuklarla ilgili iki temel sorunumuz olarak gözüküyor.
Detaylı bakacak olursak, adalet sistemindeki Çocuk Adalet
Sistemi içinde yapılan bazı revizyonlar ve kanun değişikliklerine rağmen
pratikte hala çocuklar erişkinlerle aynı yerde cezalarını çekiyorlar. Başka
deyişle, onları kazanmıyoruz tam tersi tam bir kayıp olgu oluyorlar.
17 Eylül 2010 itibariyle altı bin 233 çocuğun gözaltında
bulunduğuna; bu çocukların bir kısmının hala yetişkinlere ait hapishanelerde ve
gözaltı merkezlerinde tutulduğuna da dikkat çekilmiş.
Adalet Bakanlığı’nın hala bu konuya eğilmemesi de büyük
bir problem. Çocuk Mahkemeleri düne göre çok daya yaygın ve etken ama hala
işler iyi gidiyor denecek boyuta gelemedik.
Çocuk haklarının temel prensibi olan “her çocuk yaşının
gerektirdiği hayatı yaşar” prensibini hapishane ve gözaltılar dışında çiğneyen
çok önemli bir başka konu da çocukların çalıştırılması.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı verilerine göre
Türkiye'de yaklaşık 17 milyon çocuğun bir milyonu çalışıyor. İş
Kanunu'nda çalışmaya başlama yaşı 15 olarak gösterilmesine rağmen, hafif işler
için bu, yasalarla 13 yaşına kadar inebiliyor.
Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) de çocuk işçi tanımındaki yaş sınırı 15, Türkiye'de
ise çalışan bir milyon çocuğun yüzde 21'i 12 yaşında, yüzde 28'i 11 yaşında,
yüzde 19'u 10 yaşında, yüzde 9.4'ü ise 9 veya daha küçük yaşlarda iş hayatına
başlayan çocuklardan oluşuyor. Türkiye'de 42 bin çocuk sokakta yaşıyor. 15
yaşından küçük çalışanlar, 18 yaşından küçüklerin yüzde 70.9'unu oluşturuyor.
Üstelik bu çocukların yüzde 62.4'ü yine haftanın altı günü, günde 12 saatin
üzerinde çalışıyor.
Rakamlar çok açık bir şekilde problemin büyüklüğünü
gösterdiğinden buna eklenecek daha çok birşey
yok.
Eğitimde eşitsizliğin özellikle Doğu ve Güneydoğu
bölgelerindeki kız çocuklarını etkilediğini
görmekteyiz.
Halen tüm kampanyalara rağmen yaklaşık 200 bin çocuğun
okullaşamaması, okullaşanlarınsa devamsızlıktan dolayı okula gelmediğini göz
önüne alırsak, eğitimdeki kırmız alarmı görmüş oluruz.
Şiddet ise toplumsal düzeyde ve özellikle aile içinde ve
kadına yönelik olarak büyük tırmanış göstermekte. Gelecekte de bu konunun
uyuşturucuyla birlikte çok başımızı ağrıtacağını söylemek için kahin olmanın
gerekmediğini söyleyerek bu haftaki yazıyı sonlandırıyorum.
Kaynak gösterimi: www.0-18.org
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder