Sosyal problemleri çalışırken zaman ve toplum farklılıkları diğer bir çok konudan daha fazla ağırlığını hissettiren bir durumdur.
Özellikle şiddet çalışmaları bu değişkenlerin her zaman öne çıkartılmasını ve mutlaka göz önüne alınmasını da gerektirir. Ancak, toplumdan topluma değişkenlik gösteren sadece durum saptamasında ortaya çıkan tablo mudur yoksa, bu durum saptamasından sonra ortaya konan çözüm modelleri mi asıl sorunu oluşturur? Bence, bu durum tartışılması gereken ana problemdir.
Bu girişi yapmamın sebebi, sosyal problemlerde çözüm konusunda Dünya’da gelişmiş olan iki farklı çözüm modellerini konuşmak istememdir.
İlk çözüm modeli ki bu hem tarih açısından daha eskidir hem de Türkiye dahil olmak üzere Dünya üzerinde daha yaygın olarak kullanılmaktadır; Sorunu kökten bir şekilde hallederek ortadan kaldırmak.
Bu model, radikal, taraf olarak davranışı beraber getiren daha global bir boyutu içeren davranıştır. Ancak, geçen zaman bu modelin başarılı olabilme yüzdesinin düşük olduğunu ve bir problemi radikal olarak ortadan kaldırmanın sosyal açıdan çok da reel bir durum olmadığını gösterince, yeni bir ekol olarak farklı bir çözüm modeli üstünde durulmaya başlandı.
Zararın azaltılması olarak tanımlayabileceğimiz bu modelin iyi yanı daha gerçekci olmasının yanı sıra daha kısa sürede sonuç alınabilmesi ve bunların artı hanesine yazılabilmesidir. Ama bunun yanı sıra ilk klasik yaklaşımın tersine düşmanla savaşmak onu yok saymak yerine problemin kabullenilmesi ve birlikte yaşamayı öğrenmek gibi ilk modele tamamen tezat bir durumda ortaya çıkabilmektedir.
Bunun şu anda uygulanan en iyi örneği Hollanda’da uyuşturucu probleminde yaşananlardır. Daha az tehlikeli olan maddelerin örneğin marihuananın kafelerde sertbestçe satılması, injeksiyon yapacakların temiz iğne kullanmalarının sağlanması gibi ilk bakışta yadırgatıcı ama zararın azaltılmasına yönelik yapılan uygulamaların başarılı olduğu görülmektedir.
Ancak, buna karşı çıkanların da uyuşturucunun basit formları da olsa serbestce satılmasının gençlerde kullanımı motive ettiği ve bu yüzden de kullanım oranlarını arttırdığını söyleyenler de vardır.
Bu konuda kesin saptamalar yapabilmek için daha erken olduğunu düşünüyorum ama zararın azaltılması felsefesine yönelik önleme modellerini bizim de tartışmaya başlamamızın gerektiğini problem çözümlerindeki çok parlak olmayan sonuçları görünce gerekli olduğunu düşünüyorum.
Kaynak gösterimi: www.0-18.org
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder