Türkiye yeni bir seçim daha yaşamak üzere hazırlıklarını yapıyor. Sonuçları ne olursa olsun demokrasinin uygulanabildiğini göstermesi açısından çok önemli bir boyut. Ülkede olan birçok umutsuz olayın yanında hür ve seçilmiş bir yönetimin vazgeçilmez şartı olan halkın oylarıyla seçilme prensibinin uygulandığını görüyoruz.
Ancak, bu pembe tablonun biraz incelendiğinde, benim perspektifimden bazı sıkıntıları olduğunu görüyorum. Bunlar nedir? Seçimlere giren partiler programlarına ülkenin önemli saydıkları sorunlarına çözümler koyarak seçmene bizi seçerseniz bu sorunlara çözüm bulacağız diyorlar.
Hepsinde doğal olarak ilk sırayı geçim derdi ve ekonomik açıdan sağlanacak kaynakların ne olduğu anlatılıyor. Yoksulluğun dünyada da gelişmekte olan ülkeler için global olarak ilk sırada yer alan problem olması, yoksulluk çözümlerinin ilk sırada yer almasını zorunlu kılıyor. Zaten eğer bu soruna çözüm bulan parti varsa, kaynaklarını açıkladığında inandırıcı bir şekilde bunu anlatabildiğinde seçmenden büyük oy da alacağına inanıyorum.
Ama bunun yanında yaşam kalitemizi direkt etkileyen bazı olay ve kavramların hiç gündeme gelmemesi de bireysel olarak yaşam kalitesinin pratik olarak önemli olmadığını düşündürüyor. Yani ülkeyi yönetenler bireyin yaşam kalitesinin yükseltilmesi konusunda birşeylerin yapılması gerektiğini düşünmüyorlar.
Çok temel olaylardan bahsettiğimi daha doğrusu tek bir olaydan bahsettiğimi anlatmak istiyorum. Şiddetten kurtulmak ya da daha gerçekçi olarak şiddetin etkilerinin yaşamda azaltılmasına yönelik hiçbir parti birşey söylemiyor. Şiddetin önlenmesine yönelik primer, sekonder ya da tersiyer boyutta yani üç kademenin hiç birine yönelik yapılan ya da çalışılmış bir plan bile yok.
Şiddetin tüm boyutlarıyla artarak yaşandığı toplumumuzda bu durum gelecek için kötü sinyaller veriyor. Çünkü eğer üzerinde düşünmüyorsanız, o zaman yok sayıyorsunuz demektir ki bu da problemin daha da aratarak yaşanmasına neden olacaktır.
Biz bence şanslı bir toplumuz çünkü gelişmiş ülkelerin yaşadığı bazı sorunları daha hissetmiyor, aile bağları sayesinde hala çocukları bir yere kadar koruyabiliyor ve bazı sorunlarla hala yüzleşmemiş olarak şehirlerde yaşıyoruz.
Bunun en tipik örneği çetecilik. Hala çeteler olgusunu yaşamadık ama çok yakındır ki bu sorun başımıza bela olacak. Çete olgusunun Amerika’da gençlerin en büyük sorunlarından birisi olduğunu hatırlatayım ve bu kayıtsızlığın faturasının da çok büyük olacağını belirteyim.
Partiler bu şiddet konusuna hiç kafa yormamaya devam ederken, seçmen de böyle bir taleple gelmiyor. Çok daha başlangıç noktasında bir boyutu bile konuşmuyorlar; Kadın adaylar. Bu bile daha çok başlangıçta olduğumuzu gösteriyor.
Çocuk haklarından, kadına yönelik ve aile içi şiddetten ve çocuk annelerden daha bahsetmedik bile.
Galiba eski tas eski hamam gidecek gibi her şey, öyle gözüküyor.
Kaynak gösterimi: www.0-18.org
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder