Çocuk kavramının tarihsel süreci hakkında hiç bilginiz var mı?
Eski çağlardan başlayarak yakın zamana kadar yani endüstri çağına kadar (1800’lerin ortası diyebiliriz) çocuklar küçük erişkinler sayılırlardı. Erişkinler gibi fizik güçlerinden yararlanılmak üzere çalıştırılır ama onlara göre daha değersiz kabul edilirlerdi.
Endüstrileşme çağında insan kol gücü yerine makinanın konmasıyla çocukla ilgili görüşlerin değişmeye başladığını görüyoruz. Çocuk bugünün yaklaşımına paralel olarak yetiştirilmesi, yatırım yapılması gereken bir birey olarak algılanmaya başlandı. Eğitim ön plana çıktı.
Çocuk 1900’lü yıllarda artık yetiştirilip daha çok verim alınacak bireydi. Ancak, 1948’de kabul edilen İnsan Hakları Beyannamesi, insanın bir değeri olduğunu vurgulayınca genel yaklaşımda da farklı düşünceler başladı ve o zamana kadar olmayan bir kavram gündeme geldi; yaşamın değeri, insanın değeri.
Sonraki aşama daha da somuttu. Çocuk Hakları Sözleşmesinin 1989’da kabul edilmesiyle en üst noktaya ulaşıldı. Çocuk bir bireydir ve çok değerlidir. Hatta ayrıcalıklıdır. Korunmalı, yaşatılmalı, geliştirilmeli ve görüşlerine değer verilmelidir.
Bu sözleşmenin diğer Birleşmiş Milletler dökümanlarına göre çok daha hızlı kabul görmesi ve yaygınlaşması da tüm Dünya tarafından nasıl benimsendiğini göstermesi açısından dikkati çeken bir boyuttur.
Çocuk 18 yaşına kadar koruma çemberinde yaşaması gereken konumunu aslında tartışmasız bir şekilde yürütürken bazı olaylar bu kavramın sorgulanmasını da gündeme getirdi. Özellikle çocukların birbirlerine yönelik uyguladıkları şiddet, kavramları alt üst etti.
İngiltere’de, 8 yaşındaki iki çocuğun 3 yaşında bir başka çocuğu demiryolları raylarına bağlamaları ve öldürmeleri herkesi yorum yapamaz duruma soktu. O yaşta ceza ehliyeti yoktu yani ne suç işlerse işlesin ceza almamalıydı. Ama işlenen suç planlı, bilinçli ve düşünülüp yapılmış bir eylemdi. Medyanın etkisi, televizyondan etkilendi diyenlerin görüşü ön plana çıkartıldı ve olayın nedeninin bu olduğu suçlunun da medya olduğu söylenerek olayın tartışılması sonlandırıldı.
Ama bullying dediğimiz akranlar arası şiddet olaylarının şekil değiştirerek yetişkin insan davranışlarını aratmayacak şekilde şiddet kalıplarını içermesi, acımasızlığı ve kurbanlara etkileri yaşandıkça çocuk ne kadar masumdur düşüncesi şekillenmeye başladı.
Olaylar içinde 18 yaşın altında olup daha büyük yaştaki insanlara içinde işkence, eziyet, cinsel şiddet içeren davranışların da olduğu suçlar da gündeme geldi.
Çocuk olduğu için cezalandırmama prensibinin geçerliliği de tartışmaya açıldı.
En sonunda olan oldu ve Amerika Birleşik Devletleri’nde mahkeme 16 yaşında bir çocuğu önce ırzına geçip sonra öldurme suçu işlediği için erişkinlere uyguladığı cezayı öngördü ve bir ilki gerçekleştirerek iki defa müebbet cezasına çarptırdı. Çocuk olduğu için farklı davranılmayacaktırın da altını çizerek bu cezayı onadı.
Şimdi düşünmeye başlayalım; Çocuk kimdir?
Sonuç olarak özellikle kriminolojik boyutta alacağı cezanın az olması nedeniyle sürekli çocuk yaşta suçlularla karşı karşıya kalmamız, yaşanan bir gerçek. Ama öte yandan ilk başlangıç noktası olan iyi bir erişkin yetiştirmek kavramı da göz ardı edilmemeli. Ama şu anda yaşadığımız olaylar bazı şeylerin tartışılması gerektiğini de anlatıyor.
Yoksa ilk başlangıç noktasına yani çocuk aslında daha güçsüz bir erişkindir noktasına geri döneceğiz gibi.
Yaşam ilginç.
Her şey başladığı noktaya dönüyor mu gerçekten?
Kaynak gösterimi: www.0-18.org