Sosyal konuların çalışılması sırasında en büyük problemlerden birisinin konu hakkında son durumun bilinmesi olduğu, araştırma yapanlar tarafından bilinen bir durumdur. Aslında teorik olarak konunun tanımı, görüşleri, doktrinleri ve uygulamaları öğrenebilmek yaşanan evrende durumun ne olduğunu öğrenmekten her zaman daha zordur.
Araştırma olarak kısaca tanımladığımız bu işlevin bir çok yolları bulunmaktadır. Ama özellikle sosyal konularda hele şiddet gibi hassas ve kişiyi travmatize edebilecek olgularda bir kısıtlanmanın da olduğunu söylemek gerekir.
Bunun en kolay yolu resmi makamlara başvurmuş olgular üzerinde yapılacak çalışmalar olabilecekken burada da hep eksik bilginin bulunması olayları güçleştirmektedir. Çünkü kayıt sisteminin öneminin anlaşılmaması ve dökümantasyon dediğimiz kayıt altına alınacak belge kavram ve sisteminin hala yerleşmemiş olması durumu çok zorlaştırmaktadır.
Kayıtlara bakıldığında çok belirleyici olabilecek en önemli bulguların yazılmadığı görülmektedir. O zaman da o konu hakkında bilgi edinebilmek mümkün olmamaktadır.
Aile-içi şiddet gibi çok içsel ve dışarıya açıklanmasında güçlük çekilen bir olayda da durum aynıdır. Hatta diğer konulara göre daha da zor bir durumdan bahsettiğimizi söyleyebiliriz. Çünkü, temel soru olan; “Türkiye’de durum nedir?” sorusuna cevap araştırdığınızda karşınıza gelen küçük ölçekli çalışmaların ana soruyu cevaplamakta yetersiz olduğu özellikle de örneklem seçiminde titizliğin uygulanmaması yüzünden sapmaların akıl karıştırabildiği görülmektedir.
Ancak, her geçen gün bilinç düzeyinin artış gösterdiği bu konuda adımlar atmak ve strateji oluşturmak için saylar vazgeçilmez öneme sahiptir. Şiddet konusu çok yakın zamana kadar Hacettepe Nüfus Etütleri Enstitüsünün periyodik olarak ülke genelinde yaptığı araştırmalara soru olarak giremediğinden ya da devlet kurumları tarafından araştırma yapılmadığından geniş ölçekli bir durum tablosunun olmadığı bu konuda çalışanlar tarafından bilinmektedir.
Bu konudaki eksikliğin kapatılması adına ilk adımlardan biri sayılabilecek geniş ölçekli bir araştırmadan bahsetmek istiyorum .
Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü, Türkiye’de kadına yönelik aile-içi şiddet araştırması bu konudaki büyük ölçekli çalışmalardan birisidir. Bu çalışma 12 bölgede uygulanmıştır. Ocak 2009’da yayınlanan kentsel ve kırsal yerleşim yerleri ve bazı temel göstergeler düzeyinde bilgi veren en geniş çaplı örnekleme sahip olması açısından önemlidir.
Sonuçlarını çok kısaca özetleyecek olursak, ülke genelinde evlenmiş kadınlar %39 oranında fiziksel şiddete, %15 cinsel şiddete, %42 fiziksel ve cinsel şiddete, %44’ü duygusal şiddet/istismara maruz kalmıştır.
Detaylarını Enstitünün sayfasında bulabileceğiniz araştırmanın bir çok farklı detay bilgiyi de içerdiğini belirtelim.
Yazının sonunda bu araştırmaların devlet politikası olarak benimsenmesi gerektiği yoksa, stratejik planlama çalışmalarının anlamsız olacağı ve bütçelerin boşa harcanma olasılığının çok yüksek olduğunu belirtelim.
Sadece Avrupa Birliği ya da diğer uluslar arası kuruluşlardan alınan bütçelere dayalı bu çalışmaları yapabiliyor olmak hem sosyal devlet olma adına hem de yurttaşına öncelik verme konusundaki duyarsızlığı gösterme adına ayıp oluşturmaktadır.
Araştırmalar önemsenmeli ve yapılmalıdır. Ancak, genç araştırmacıları da yetiştirmeli ve nasıl yapıldığı da öğretilmelidir.
Kaynak gösterimi: Polat, O., www.0-18.org, Başyazı