Sayfalar


ULUSAL İLETİŞİM AĞI

17 Ekim 2010 Pazar

Çocuklar İçin Anayasa

Yeni Anayasanın tartışıldığı şu günlerde referandumda oylanarak kabul edilen maddeler referansında çocuklar için durumun ne olduğuna bakılmasının gerekli olduğunu düşünüyorum.

Referandumda oylanan maddeler içinde özellikle, 10. ve 41. maddeler çocuğu ilgilendiren maddelerdi. Kadınlar için pozitif ayrımcılığın öngörüldüğü 10. madde ile istismarın önlenmesinin önemi üzerine olan 41. maddeler çocukla ilgili olan maddeler.

Bunlara baktığımızda aslında çok da anlamlı bir değişikliğin olmadığı söylenebilir. Çünkü burada belirtilenler, boyutun 1989’dan beri var olan ve en azından kağıt üstünde kabullendiğimiz Çocuk Hakları Sözleşmesinin ilkeleri içinde zaten var.

Bugün toplam nüfusun yarısından fazlasını oluşturan kadın ve çocukların haklarının önemsenmediği bir toplumdayız desem buna itiraz edebilmek için öne sürülebilecek çok argümanın olmadığını biliyoruz. Ama  geçen  hafta  Kadın ve Çocuktan Sorumlu Devlet Bakanı Kavaf, Anayasaya ilk kez çocuk hakları ile ilgili madde koyduklarını ve  çok yönlü önlem aldıklarını katıldığı bir toplantıda belirtmiş. Ancak, çocuklar açısından çok da aydınlık bir resim yok. Artan şiddet olguları, yetersiz önlemler, bilgisiz yaklaşımlar dramatik bir görüntü ortaya koyuyor. Zaten mahkemelerde, olaylara çocukların yararı açısından yaklaşımların öncelikli olmadığı da söylenebilir.

En son Mardin’de, N.C. olayındaki sonuç ve uzayan dava bunun da en önemli örneklerinden birini oluşturmaktadır. Bu tip örnekleri uzatmak maalesef mümkün.  

Bu duruma başka bir açıdan bakmak daha doğru olacaktır. Türkiye, 1989’da Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni imzaladı. Sözleşmeyi referans yaparak revizyonlar yapmak doğru bir yaklaşımdır.
 
Çocuk için dört temel ilke olan yaşama, geliştirme, koruma ve katılım hakları vardır. Yenilik olarak sunulan maddelere baktığımızda, yasada çocuğu sadece korumacı zihniyetle değerlendirilerek olaya yaklaşıldığı görülmektedir.

Çocuğun özgür bir birey olduğu yaklaşımı tamamen göz ardı edilmektedir. Devlet çocuğa, koruması gereken bir varlıktan başka bir açıyla yaklaşmamış diyebiliriz.

Bu dört temel ilkeden katılım ve koruma hakkına yer verilmiş. Ancak, Anayasa’da, yer alması bakımından en fakiri ve hiçbir şey yapılmamış olan yaşama ve geliştirme boyutu yer almıyor. Halbuki   bunlar çok temel ilkelerdir. Çocuğun geliştirilmesi yani eğitimi ile yaşaması yani sağlığının yasa  değişikliğinde mutlaka yer almalıydı.

Dünya’da başarılı örnekler var. Çocuk haklarıyla ilgili ideal Anayasalar olan İskandinav Anayasaları çocuğu çok doğru değerlendirmiştir. Çalışmalar sırasında bunların emsal alınması ve uzman görüşlerinin değerlendirilmesi çok daha yararlı sonuçlar sağlardı.

Özetle şunun anlaşılmasında yarar var; Bugün çocuklar için yapılanlara baktığımızda iyimser olabilmenin çok zor olduğunu söyleyebiliriz.

Hiç yorum yok: